"Görüşmeyi sonlandırıyorum" diyor kız...
Dilimizde "bitirmek" gibi bir fiil var, bu sonlandırma lafını hangi özentili zıpır icat etmiştir?
Cevabı çok basit: "Sönümlenmek" filini kim icat ettiyse o.
Futbol dünyasında da bir "gerçekleştirme"dir gidiyor: Taç atışı gerçekleştiriliyor... Topun oyuna sokulması gerçekleştiriliyor... Tedavi gerçekleştiriliyor...
Yerli yersiz arıyorlar hanım kızlar.
Ne yapsınlar, ekmek parası...
Ama azıcık da konuşmayı öğrenseler, azıcık da Türkçe öğrenseler.
Milli voleybolcumuz televizyon reklamında "Savunma bana 'emanat'" diyor...
Bu "peltek e" sesini kim nereden çıkarıp bu kızların ağzına verdi?
Aptal görünürlerse daha "seksi" olacaklarını sanıyorlar.
O zaman bütün "daaevrimci" bacıların da dünya güzeli olmaları gerekirdi.
Şebnem Korur Fincancı'ya bakın, ne alımlı, ne güzel, ne çekici bir kadın!
Hele saçıyla Ebrar Abi'ye benzemiş.
***
800 ile başlayan numaraları açmıyorum.
Elimden geldiği kadar engelliyorum ama bu sefer başka numaradan arıyorlar.
Bunların içinde 212 de var, 216 da.
"Altınlarını sat bana getir" diyecek alçak zaten bunları tercih ediyor.
Kolayını şöyle buldum: Tanımadığım hiçbir numarayı açmıyorum.
Tanıdıklarım zaten listede var, telefon, arayanın ismini de ekranda gösteriyor.
Ciddi bir niyetle arayanlar ve cevap alamayanlar artık kusuruma bakmayacaklar...
Çünkü bizi bezirdiler.
"Aramayın" diyorsun, dinlemiyorlar.
Bilmemkaç milyonluk villayı bana bir telefonla satacaklar akılları sıra... Eşek olduğum için ben de alacağım... Para desen ibadullah!
***
AMERİCANO
Amerikan filmlerinde lokanta yoktur, "diner" vardır, bilirsiniz.
Acaba Kılıçdaroğlu hamburgerini büfeden mi yemiş, bunlardan birinde mi yemiş?
Bu "diner" denilen yerler esas olarak kahve ve hamburger verirler. Arada jambonlu yumurta yiyene bile rastlanır.
Geniş kalçalı bir "güneyli bayan" elinde sürahiyle dolaşır.
Kahvesi bitene daha kimse sormadan kahve doldurur.
Bu kahve, bulaşık suyu gibi tatsız ve dandik, kahverengi bir sıvıdır. Hafif olduğu için çok içilir.
Amerikalı bunu içmeden yaşayamaz.
Amerikan polisi de bunu içmeden çalışamaz.
Her olay yerinde, polis çakarlarının ışığında, kahve yapıp plastik bardaklarla bunu arkadaşlarına dağıtan bir kadın polis bulunur.
Geçen gün bizim hanım heves etmiş, değişiklik olsun diye paket servisinden bir "Americano" kahve söylemiş.
Yarısını içebildim, yarısını döktüm.
Lee Child ve Jack Reacher hiç kusura bakmasınlar.