Bıkmadınızsa sürdürelim.
Ben bıktım hatta kusacak duruma geldim ama insanlar bol su kaldıran pilav seviyorlar demek ki... Daha sekiz ay da böyle gidecek.
İnsanlar dediğim, Kılıçdaroğlu'nu cumhurbaşkanı yapmak için her yerini yırtan muhalif arkadaşlar...
6 rakamından da masadan iskemleden de nefret gelmek üzeredir ha!
Ne zaman ortaya ortak bir program koyacaklarmış?
Söyleyelim: Hiçbir zaman.
Birbirine bu kadar benzemez partiler ortaya "Tayyip düşmanlığından" başka ortak bir şey koyamazlar.
"Kürt meselesinde" de anlaşmaları mümkün değildir.
Seçmenin güvenini kazanabilmiş değiller.
Ha bir kaldı "güçlendirilmiş parlamenter sistem" safsatası.
"Güçlendirmenin" ne olduğunu, ne olacağını söyleyen yok. Söyleyebilen yok.
Çünkü içi boş bir laftır.
İster güçlü olsun ister zayıf, hiç öyle parlamenter sisteme geçilecek falan da değildir.
Tayyip Erdoğan kazanırsa zaten değişen bir şey olmayacak.
Ötekilerden biri kazanırsa da "çamura yatacaktır"...
Başkanlık sisteminin olağanüstü "nimetlerinden" vazgeçemeyecektir.
Tatlı gelecektir.
Kaldı ki, istediği gibi asmak kesmek, istediği şirkete el koymak, devlet kadrolarını hallaç pamuğu gibi atmak, FETÖ'yü kurtarmak, PKK'ya "güzellik" yapmak için o yetkilere ihtiyacı olacaktır.
Bir süre "koltuk sayımız yetersiz", bir süre "arkadaşlar çalışıyorlar" diye ayak sürüyecektir...
Şimdilik "bakanlık paylaşma" aşamasındalar.
Dere de yok paça da.
***
Bir de, artık çok iyi anladıkları bir husus var:
Kimse bilmemne edilmiş parlamenter bilmemne için oy vermez!
Sistem kimsenin umurunda değildir.
Hatta tam tersine: Bugünkü sistem çok kişinin tercihidir.
Halkımız otorite sever.
"Güçler ayrılığı" konusunu fazla dert edinmez.
Dönün bakın Rusya'ya, onlar da otorite seviyorlar. Ona alışmışlar.
Önce çar, arkadan komünistler...
Şimdi de Putin.
İstediğiniz Rus'a sorun, Yeltsin'i hiç sevmezler. (Kerensky'yi sevmişler miydi? Elbette hayır.)
Türkiye tarihinden örnek verelim mi?
Vermeyelim.
***
Düzeltme ve özür
Dünkü yazımda nasıl olduğuna akıl erdiremediğim bir "teknik arıza" olmuş, günler önce yazdığım bir yazının bir paragrafı gelmiş ilk bölümün sonuna yapışmış. Düzeltirim. Özür dilemesi gereken ben değilim ama özür de dilerim.