Yeri cennet olası hocam Tahir Alangu, Tanzimat'tan beri içinde bulunduğumuz duruma "ishal-i sosyal" derdi...
Toplumsal cırcır!
Yani bir türlü düzen tutturamıyorduk.
Al örneğin anayasalarımız... 1876, aynısı sonra 1908, 1921, rötuşlarla 1924, 1961, rötuşlarla 1971, 1982, 2017...
Milli sporumuz olmuş!
Oysa İngiltere'nin bir anayasası bile yok.
Şimdi gene yeni bir anayasa ihtiyacı belirdi.
İktidar da muhalefet de istiyor.
Lakin ikisinin de tasarımı taban tabana zıt.
Muhalefet, ne olduğunu kendisini de pek bilemediği "güçlendirilmiş" parlamenter sistem istiyor. Bu güçlendirmenin ne olacağını, nasıl olacağını söyleyemiyorlar.
Çünkü bu lafın içi boş.
"Hele bir iktidara gelelim gerisi kolay" cümlesiyle özetlenen İttihatçı mantığı.
Çıkmaz ayın son çarşambasında gelirlerse, hele mecliste yeterli sayıyı bulabilirlerse göreceğiz.
İktidar da mevcut sistemi güçlendirmekten yana.
Yani "başkanlık sistemi" perçinlenecek.
Başka ne olacak?
İşte orası da biraz "muğlak"...
Demokratik deniyor.
Nasıl yani? Milli Güvenlik Kurulu kalkacak mı?
Muharrem İnce "senato" istiyordu, sonra bir daha ağzına almadı.
Herhalde öyle olmayacak.
YÖK kalacak mı?
Siyasi Partiler Kanunu değişmeyecek mi?
Gene "değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez" maddeler bulunacak mı?
Kenan Evren'in 1982 marifetlerini ortadan kaldıramazsanız bütün bunların ne anlamı kalır?
***
"Vizyoner" deniyor...***
İttihat ve Terakki'nin yaptığı yanlışa düşmeyiniz.
Anayasa her şey değildir.
Anayasayla iş bitmez.
Danton'un idama giderken dediği gibi, halka da gözü kapalı güvenmeyiniz.
1961 Anayasası'nı da bu halk onaylamıştır, 1982 Anayasası'nı da, 2017 Anayasası'nı da.
Ne versen gidiyor mu?
Peki 1921 ve 1924?
Onu kimse halka sormak zahmetine katlanmamıştı!
Demokrasi gelmişti ya...
***
VİZYONER KEMAL
"Sabiha Gökçen Havaalanı... Uçak iniyor mu? Hayır." Kemal Kılıçdaroğlu