Kayseri Belediye Başkanı, "Ticaret ve endüstri bizim iliklerimize işlemiş" diyor...
Eee, ne var bunda?
Çok şey var, çok.
Eskiden Türkler ticaret yapmaktan utanırlardı.
Ekonomi gayrimüslimlere "bırakılmıştı"...
Tek gözde sınıf vardı:
Bürokrasi. Yönetici sınıf...
Bu bütün bir Osmanlı döneminde olduğu gibi cumhuriyette de böyleydi.
Gerçi İttihatçılar tarafından iki dönem bunu kırma çabası gösterildi ama...
Birincisi, Birinci Dünya Savaşı yıllarında, özellikle İaşe Nazırı Kara Kemal Bey öncülüğünde...
"Milli burjuva" yetiştirmek istediler.
Saksıda yetişmiyordu tabii.
Çok küçük ölçekte başarılı oldular.
İkincisi, bu sefer İkinci Savaş yıllarında...
Gene İttihatçılar. Bu sefer Şükrü Saracoğlu yönetiminde, İnönü'nün de onayıyla.
"Varlık Vergisi"yle özellikle Yahudi tüccarın "belini kırmak" istediler. Sermaye el değiştirecekti.
Hiçbir işe yaramadı, atılan taş ürkütülen kurbağaya değmedi.
***
Türk tacirinin ve yeni doğmakta olan Türk sanayicisinin "kendine gelmesi" Demokrat Parti döneminde başladı.***
Ortaya çıkan "Müslüman işadamı" tipi, İttihatçılar'ın alışık oldukları "gericiye" hiç benzemiyordu!***
Çetin Altan'ın babası, kendisinden bir lira fazla kazananı "hırsız", kendisinden bir lira az kazananı "ayaktakımı" olarak görürmüş...