Bazı Ankara memurlarında ya da ruhları kalorifer dumanı kokan memur ruhlu muhalif yazarlarda şöyle bir saplantı var:
"Ben kullanmıyorsam gereksizdir!"
Bunun son örneğini gene 1915 Çanakkale Köprüsü dolayısıyla gördük:
"Geçmeyeceğimiz köprüye niçin para ödüyoruz?"
Senin geçmen ya da geçmemen kimseyi ilgilendirmiyor hemşerim. Geçseydin.
Yavuz Sultan Selim Köprüsü açıldığında da, hatta Orhangazi Köprüsü açıldığında da bunu yapmıştınız...
"Kimse geçmiyor, para ödüyoruz..."
Kimse geçmiyor dedikleri köprüler vızır vızır.
Sen kendin geçmiyor olabilirsin, bize ne?
Daha pahalıya geliyormuş...
Elbette bedeli olacak. Paran çıkışmıyorsa daha uzun eski yoldan gidersin.
Kestirme istiyorsan bedelini ödeyeceksin.
Ya gidip Eceabat'ta feribot kuyruğuna girersin ya da yeni köprüden bastırır geçersin.
Biri 55 lira, öteki 200 lira, işine gelirse.
Uçak için de böyle değil midir?
İstanbul'dan Ankara'ya gideceksen otobüs bileti 150 liradan başlayıp 300 liraya kadar çıkıyor, uçak 400 liraya yakın.
"Tıngır mıngır" geze geze giderim, yolda ayran da içerim, çişimi de yaparım dersen ucuzu var.
Çabuk gideyim dersen "farkını" vereceksin.
Ekonominin her alanında bu böyledir.
Tahtakale'de de ceket satarlar, Beymen'de de.
Kesene göre tercih senindir.
***
Bunlar hayatı kendi boktan dünyalarından ibaret sanırlar.***
Adam uçaktan korkuyor, uçağa binemiyor...
O zaman uçakları da satalım, havaalanlarını da kapatalım.
Adam rakı içmeye ancak Ayvalık'a gidiyor.
Bodrum ve Antalya'daki bütün otelleri memur lojmanı yapalım.
Zaten nedir o öyle, açık saçık kızlar...
Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz