Victor Hugo (futbolcu değil!), Amerika'dan aldığı ilhamla bir "Avrupa Birleşik Devletleri" hayalini kuruyor, günün birinde bunun mutlaka gerçekleşeceğini söylüyordu...
Tabii Fransa'nın önderliğinde.
Avrupa Birliği oldu ama Avrupa Birleşik Devletleri olamadı. Fransa değil Almanya ağır bastı. Almanlar, iki dünya savaşında deneyip iki kere yamulduktan sonra bu sefer barış içine kurdular hegemonyalarını.
Avrupa "sözde" bir birliktir.
Nasıl girileceği kurallara bağlanmış ama nasıl çıkılacağı hiç düşünülmemiştir.
Nitekim Yunanistan'ı kovmayı düşündüler ama bunun hukuk temelini bulamadılar.
Hiçbir kurumun böyle bir yetkisi yoktu.
"Milliyet" fikri sanıldığı ve beklendiği gibi silinip yok olmamıştır.
İngiltere ayrıldı. Polonya ve Macaristan da usul usul o yola girmiş bulunuyor.
İrlanda sırada.
Bir merkezi hükümeti yoktur. Bir ordusu yoktur.
Ortak parası vardır ama her üye buna uymamıştır. Bazı ülkelerde "milli para" tutkusu ağır basmıştır.
İşin matrağı, bir anayasası da yoktur!
Ama havada kalan bir "merkezi hukuk sistemi" vardır.
Altyapısı olmayan üstyapı da her zaman sallantıda kalır.
Kavga, "Brüksel diğer başkentlerin üstünde midir?" tartışmasıyla kopuyor.
Eğer Brüksel'in vardığı hükümler senin yasalarına uymuyorsa, kendi yasanı çiğneyecek, Brüksel'i dinleyeceksin!
Allah aşkına, siz bunun Türkiye'de uygulanabileceğini mi sanıyorsunuz?
Hani ne oldu "istiklal-i tam"?
Daha şimdiden maraza çıkıyor, üye olsak ne kavgalar kopacak...
***
Bugün ellerinde bayraklarıyla Anıtkabir'e koşacak olan hamiyetli Kemalistler, Atatürk Cumhuriyeti ilkelerinin Avrupa Birliği ilkeleriyle "taban tabana zıt olduğunu" bir zahmet düşünsünler.
Ve "Biz ne yapıyoruz?" diye kendi kendilerine sorsunlar.
Avrupa Birliği "içişlerimize" bal gibi karışacaktır.
Varlık nedeni budur.
Hem AB'ye üye olmak için yırtınıp hem de içişlerimize karışmayın diyemezsiniz.
Ama üzülmeyin, AB'ye gireceğimiz falan yoktur.
Orduyu Kıbrıs'tan çekmeden giremezsiniz.
"Mavi vatan" gibi iddialarınızı çöpe atmadan giremezsiniz. Enflasyonu yüzde 3'e düşürmeden giremezsiniz. Yurt dışına askerinizi kendi iradenizle değil, ancak Brüksel'in onayıyla gönderebilirsiniz.
Ezkaza girerseniz, bir kere "eşit olmayan şartlarda" girmeyi kabul edeceksiniz, emek serbestçe dolaşamayacak, yani "vize" sürecek, sonra da icab-ı halinde kendi yasalarınızı bizzat kendiniz tanımayacaksınız...
Küçük, uysal ve bağımlı Türkiye olacaksınız.
Belki sınırlarınız da küçülecek... Kürt devletine toprak da vereceksiniz...
"Atam sen kalk da ben yatam" diye tepişirken bunları da azıcık düşünün.
Öyle bir yeteneğiniz varsa.
***
VUSLAT KALDI BAHARA
"Kışı atlattıktan sonra zaten iktidara geleceğiz." Kemal Kılıçdaroğlu
Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz