Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ENGİN ARDIÇ

Burjuvazi kuzeye kaçıyor

İstanbul doğuda İzmit, batıda Tekirdağ ile birleşti.
Bizim İstanbul diye bildiğimiz eski şehir, artık haritada "piç kadar" kalıyor...
Eskiden adını, varlığını bilmediğimiz, inek otlatılan "mevkiler" şimdi birer varoş kaleleri olarak İstanbul'u kuşattılar.
Bu varoşlarda "lumpenler" yaşıyorlar ama bunlar bir "entellektüel gettosu" olan Cihangir gibi de değiller. Enteller bir geri çekilme, bir korunma, bir sığınma arayışı içindeler. Lumpen tam tersine kendi semtlerinden dışarı taşıyor, İstanbul'un iyi kötü şehire benzeyen yerlerini de yavaş yavaş ele geçiriyor.
Akşam olunca dönmek üzere, ama dönmeyeceği günler de gelecektir.
Burjuva sınıfı, daha doğrusu cebinde parası olup da kendini burjuva sanan hemen herkes, kuzeye kaçıyor.
Güneyde deniz var, doğuda ve batıda da boş yer yok.
Fiyatlar korkunç derecede arttı.
Gerek ev satanlar gerekse kiraya verenler çıldırdılar.
İnanılmaz bir hızla, hatta şehvetle diyebiliriz, kuzeyde "site" inşaatı sürüyor...
Ormanlar bir hayli geriledi, azaldı.
Böyle sürerse, ki sürecek, şehir Istranca Dağları'na kadar sarkacak...
Eh, oradan da Bulgar sınırına!
Şimdilik hem İstanbul'dan "kurtulmuş" hem de bütün bütüne kopmamış oluyorsun...
"Ege kıyılarına yerleşip" bar açanlar ve üç gün sonra sıkılanlar gibi değil yani.

***

Bu siteler mutlaka ve mutlaka havuzludur.
Havuz bir "statü" simgesi.
Daha makbul sayılanı "müstakil havuz" ama bu olmazsa sitenin ortak havuzu da bir çözüm.
Programa ilaveten jimnastikhanesi, tenis kortu olanı da var. Bazılarında basket sahası, belki şimdilerde bir de voleybol sahası... Günün modası ya...
Köylü halay çekmeden, burjuva da havuza girmeden yaşayamaz çünkü...
Havuzlular ve havuzsuzlar birbirlerinden bıçakla kesilmiş gibi ayrıldılar.
Tıpkı "SUV arabası" olanlar ve olmayanlar gibi...
O da ayrı bir statü simgesidir.
Peki, parası yeterli olmayan küçük burjuva ne halt edecektir?
Bunalıma girecektir.

***

Konuya eğilen gazeteci arkadaşlar, bu "trendi" bir "virüsten kaçma, doğaya sığınma girişimi" olarak yorumluyorlar.
O da var tabii, ama bu yorum eksik.
Pandemi bitince bu insanlar geri dönmeyecekler.
Taze domates, süt ve yumurtayla mutlu olan "çulsuz mandıra filozofları" dönerler belki, burjuvalar hayır.
"Bir avuç gökyüzü, bir tutam yeşil, bir nefes taze hava" falan bu işin edebiyatıdır.
İkide bir "toplum bölündü" deyip duruyorsunuz, asıl bölünme budur.
Bakalım lumpenlerin sitelere saldırısı da ne zaman başlar?
İç savaş isteyenler de o zaman analarını doğurtan ebe hanımın yün eğirmekte kullandığı örekeyi görürler.

***


GELİRSİNİZ İKTİDARA BU KAFAYLA, GELİRSİNİZ
"Türkçe bir değerdir ve Atatürk öncesi yoktu. Atatürk'ten önce edebiyat yoktu çünkü alfabe yoktu. Atatürk öncesi musiki yoktu."
Ülgen Tölge diye bir adam (siyaset bilimci ve sosyologmuş...)

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA