Acaba gerçekten ölünceye kadar gün yüzü göremeyecekler mi?
Kılıçdaroğlu gelirse çıkacaklar.
Livaneli de gelse çıkacaklar, İmamoğlu da, Yavaş da, Akşener de...
Bir tek İnce kalıyor geriye, onun da "gelmesi" söz konusu değil.
Bu memlekette müebbet yiyen hiç kimse ölünceye kadar yatmaz.
Celal Bayar onun için motorla İmralı'ya götürülürken, "Asılmayalım, gerisi kolay" demişti...
Öyle oldu. İki sene sonra çıktı.
***
Bugün Cumhurbaşkanımız'a yağ çekmek için çarşaf çarşaf ilan verenler var.***
Çok kişi de merak ediyordu: Acaba Adnan Menderes de halkı böyle sokağa dökebilir miydi?
Darbeden kısa bir süre önce İzmir'e gitmiş, halk otuz yıl önce Fethi Bey'e gösterdiği sevgi selini ona da göstermişti... Buna mı güvendi?
Yanıldı. Kimse kılını kıpırdatmadı.
Televizyon yoktu. Cep telefonu ancak bilimkurgu filmlerinde görülebilecek bir fanteziden ibaretti.
Halkı ayağa kaldıracak babayiğit de yoktu, bunun olanağı da.
İşte günümüz darbecileri de teknolojinin gücünü hesaba katamadılar.
Eskisi gibi Radyoevi'ne el koymakla işi bitireceklerini sandılar. Eskiden radyonun kapısına tankı dayayan kazanıyordu.
Darbe dediğin perşembeyi cumaya bağlayan gece sabaha karşı yapılırdı, bunlar akşam trafiğinde köprüyü tutmaya kalktılar. Gelip geçen film gibi seyretti.
Amerika da halkın sokağa döküleceğini hiç hesaba katamadı.
Demirel sıkıyı görünce şapkasını alıp gidiyordu ya, Erdoğan'ın da "o cinsten" olduğunu sandılar.
Demokrasi için canını vermeye hazır binlerce yiğide ilk kez şahit oluyorlardı...
Şehit olmak isteyene onların havsalası basmaz!
Oysa Rusya'da da benzer bir tepki olmuş, halk tankların üstüne çıkmıştı.
Fakat orada başarısız olan komünist generaller intihar ediyorlardı, bizimkiler pişmiş kelle gibi sırıtıyorlar.
Günün birinde "nasıl olsa çıkacaklarını" düşünüyorlar.
İntihar edecek şerefleri yoktur.
Erkekçe "Hata ettim" diyecek yürekleri hiç mi hiç yoktur.
Onlar şeyhlerinin donunu koklamayı bilirler.
Bu memlekette çok darbe ve darbe girişimi oldu ama hiçbiri halka ateş açıp iki yüz elli bir kişiyi öldürmedi, iki binin üzerinde kişiyi de yaralamadı.
Bu memlekette nice darbeler oldu ama hiçbiri Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne bomba atmadı.
Bunu, Polatlı'ya kadar sokulan Prens Andreas bile yapmadı.
İsteseydi iki pırpır tayyare kaldırır, Meclis'imizi bombalatırdı.
Yapmadı.
Bunlar yaptılar.
Prens Philip'in babası, Kraliçe Elizabeth'in kayınpederi bunlardan daha erkekmiş.
Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz