Televizyonlara yağmur gibi reklam ve profesör yağıyor.
En çok çiğköfte, keçiboynuzu ve şalgam reklamlarını sevdim. Daha önce şalgam reklamı hiç görmemiştim.
Kılıçdaroğlu da profesör sevmiş olmalı.
"Biz olsaydık kamuoyunu bilgilendirmek açısından Bilim Kurulu sözcüsünü yetkili kılardık" demiş.
Sağlık Bakanı'nın açıklamaları Kemal Bey'i "kesmiyor"... Güvenli bulmuyormuş.
"Siz olsaydınız ne yapardınız?" sorusuna böylece cevap vermiş...
"Personel açığını süratle giderirdik" demiş.
Herhalde yurt dışından doktoralı yirmi beş bin gencimizle.
"Hemen tıbbi malzeme açığını gidermek için ilgili kuruluşlarla iletişime geçip gerekli üretim, stoklama ve dağıtımı gerçekleştirirdik" diyor.
Yani hükümet bunları yapmıyormuş.
Gülmeyin, devamı var.
Bilim Kurulu dışında, bir de Ekonomik ve Sosyal Sorunları Değerlendirme Kurulu oluştururmuş...
Kemal Bey işleri "encümene havale" etmeyi seviyor.
Kürt meselesini de böyle çözecekmiş, Meclis'te grubu bulunan siyasi partilerden bir komisyon kuracakmış, her kafadan ayrı bir sesin çıkacağı bu komisyon Kürt sorununu şıpın işi çözüverecekmiş. MHP ile HDP aynı görüşte birleşecekler. Öyle demişti.
Salgın konusunda da parlamentoda grubu bulunan siyasi partilerin genel başkanlarına danışırmış... Tayyip Erdoğan'a da danışacak.
Vatandaşlara şu çağrıyı yaparmış:
"Bu kararları, sınırlamaları sizin sağlığınız, Türkiye'nin sağlığı ve geleceği için alıyoruz."
"Evinizde kalınız" diye de eklermiş.
Ne o, ne gülüyorsunuz? Sinema mı oynuyor?
Şöyle dermiş: "İhtiyaç sahiplerinin tüm ihtiyaçları asgari düzeyde sağlanacaktır."
Bir bilgi formu çerçevesinde her gün belli bilgileri valilik tarafından kurulan iki ayrı komisyona aktarırmış...
***
Bu adam insanı çatır çatır çatlatır.