Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ENGİN ARDIÇ

Dizginlemek

Bizim için farketmez gençler, biz alışığız... Sizin için üzülüyoruz...
Kaç sokağa çıkma yasağı gördük bu yaşa kadar, "şerbetlendik" sayılır...
Tabii eskiden yalnızca iki nedenle olurdu bu yasak: Nüfus sayımı günleri, bir de darbe günleri.
Nüfus sayımı beş yılda bir yapılırdı, eh, darbe de aşağı yukarı on yılda bir.
Nüfus sayımlarında gazetelerin manşetleri hiç değişmezdi: "İstanbul turistlere kaldı"...
Yasak onlara işlemediği için serbestçe gezer dolaşırlardı ama bomboş bir İstanbul'un onlara keyifli geldiğini de hiç sanmam.
"Yerel renk" arayacaklardı çünkü:
Çarşaflı kadınlar, yük taşıyan hamal, 1948 model De Soto araba, dondurmacı, şalvarlı şerbetçi...
Bakınız darbe günleri farklıydı.
Darbeciler turist murist dinlemezlerdi.
Aşağı yukarı on yılda bir "Türkiye'de darbe mevsiminin geldiğini" hesaplayamamış olan bahtsız turist otelinde kalakalırdı.
Öğleye doğru bir kamyonet gelir, gazete ve ekmek dağıtılırdı. İnsanlar hiç okumadıkları gazeteleri bile böyle günlerde alıp en azından bir bakarlardı.
Sıkılan çocuklar da kapı önüne çıkıp top oynamaya koyulurlardı, evden fazla da uzaklaşmadan.
Neyse ki çok sürmezdi yasak, cuma akşamüstü saat beş gibi insanları koyuverirlerdi...
Cuma dedim çünkü darbe mutlaka ve mutlaka perşembeyi cumaya bağlayan gece, sabaha karşı yapılırdı.
Cuma akşamı salıverecekler ya, hafta sonu tatil, hepsinden önemlisi bankalar kapalı. Halkın koşup para çekmesi mümkün değil. (ATM falan yok.) Pazartesiye kadar da ortalık nasılsa yatışmış olur.
Dıngıl FETÖ'cüler bu geleneği bozdular, cuma akşamı darbe yapmaya kalktılar.
Boğaziçi Köprüsü'nün bir şeridini tuttular, karşı yönden trafik vızır vızır akıyor, hatta ara ara da tıkanıyor. Çünkü millet, trafik kazası seyreder gibi, durup canlı canlı "rejim kazası" seyrediyor...
Şimdi de, yasağı çiğneyen ayıları televizyondan gülerek izlemiyor muyuz?
"Marketlere" hücum edenleri, ekmek kuyruğunda tekme tokat birbirine girenleri...
Çünkü virüs iki saat tatil yapacak, insanlar ihtiyaç maddelerini yasak başlamadan alsınlar diye saat ondan on ikiye kadar bulaşmayacak! İyi kalpli virüs, insanları düşünüyor.
En kıytırık mahalle bakkalı bile "market" oldu ama müşterinin niteliği değişmiyor.
"Ay ben sıcakladım ayol" diye kendini sokağa atan teyzeler...
Bunca gürültü patırtıdan sonra bile "haberim yoktu" diyen amcalar...
"Sen bana karışamazsın" diye polise diklenen, hatta tüküren babayiğit bozuntuları...

***

İşbu yasak alt tabaka için konulmuştur.
Çünkü hava henüz serin olsa da güzel, baharın ucu göründü, hafta sonu bunları "zaptetmek" mümkün olamayacaktı.
Küçük burjuva yasaklara büyük ölçüde uyum sağladı.
Yüksek sosyete, Şeyma hariç, olgun davranıyor. Ama onların evleri de geniştir.
Arıza çıkaran lumpenproletaryadır.
Virüsün yoğun olarak gözlendiği semtlere bakın, anlarsınız.
Bu yasağın "semeresi" ancak on beş gün sonra alınacaktır.
Hız kesti kesti, yoksa sonrasını düşünmek bile istemiyorum.
Sıkıldığımdan değil. 27 Şubat'tan beri evdeyim, 27 Haziran'a kadar da otururum.
Sonra "dellenip" ben de Şeyma gibi çıkar mıyım acaba, bilmiyorum.
Gece ortamlarına akacak halim yok, şöyle bir yürümeye canım...
"Haberim yoktu" da diyemem, bu sefer polis bana tükürür.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA