Kendilerini çok uyanık sanan bazı çakallar, akılları sıra Tayyip Erdoğan'a ölümcül bir "tuzak" kurmak istemişlerdi...
Yeni bir anayasanın tartışıldığı günlerde, yeni bir anayasa yapılacaksa bunun bir "kurucu meclis" tarafından yapılmasını istiyorlardı.
Darbe severlerdi ve darbe sonrası hep gündeme gelen kurucu meclislere alışmışlardı ya...
O mecliste de elbette "seçkinler" yer alacaklardı, ben öyle dedim, siz "CHP'li gazeteciler falan" anlayınız.
Tıpkı 1961 yılında olduğu gibi...
Bu çakalların içinde, yeni bir anayasanın halk tarafından onaylanabilmesi için geçerli evet oyu oranını mümkün olduğunca "yukarı çekmek" isteyenler de vardı.
Hatta, "yüzde 90 olsun" diyen manyaklar da görülmüştü.
Yani, asla tutturulamayacak bir baraj oluşsun ki anayasa asla onaylanamasın.
Bu son çareleriydi. Ondan önceki daha kestirme eylem planları da Erdoğan'ı anayasa dışına itmek... Suça teşvik!
Erdoğan durduk yerde bir kurucu meclis toplayacaktı, yani TBMM'nin dışında ve üstünde, yürürlükteki anayasada yeri olmayan olağanüstü bir "süper meclis"...
Hani, Mussolini hayranı İsmet İnönü ile Recep Peker'in 1936 yılında toplamak istedikleri, TBMM'nin dışında ve üstünde olacak "faşist konseyi" gibi canım! Atatürk'ten esaslı bir fırça yemişlerdi.
Böylece Erdoğan yürürlükteki anayasayı çiğnemiş olacak, yargı yolu ve hatta belki de punduna getirebilirlerse "asılma" yolu açılacaktı!
Onlardan çok daha akıllı olan Erdoğan böyle tuzaklara düşecek adam değildi, düşmedi.
Anayasa değişecekse buna ancak ve ancak TBMM karar verebilirdi, halk da onaylar ya da onaylamazdı.
Onayladı, konu kapandı.
***
Aynı çakallar, şimdi de benzer bir tuzak kurmak istiyorlar.