Bizim hanım "ikinci üniversiteye" yazıldı, gençliğinde coğrafya ve jeoloji okumuş, şimdi de AUZEF kapsamında tarih okuyor (İ.Ü. Açık ve Uzaktan Eğitim Fakültesi)...
Elinde herhangi bir yüksek eğitim diploması varsa sınavsız mınavsız yazılabiliyorsun, bitirirsen de öyle sertifika falan değil, bildiğin kapı gibi üniversite diploması alıyorsun, ikinciyi!
"Bizim zamanımızda" bu imkan olsaydı bendeniz oturduğum yerde açıktan dört fakülte bitirirdim!
Onu harıl harıl Osmanlıca çalışırken görünce aldı beni de bir heves...
Kırk beş yıl önce rahmetli Prof. Ali Alparslan'dan okumuştum, o zamanlar doçentti.
Muhterem bir adamdı. Bize eski yazıyı üç ayda öğretmişti.
Şimdi ben de yeniden çalışmaya başladım, eski bilgilerimi tazelemeye...
Ve de Atatürk'ün ne büyük bir iş başardığı kafama dank etti.
***
Osmanlıca bilmek için yalnız eski yazı bilmek yetmez, az buçuk Arapça ve Farsça da çakacaksın.
Çünkü Arap ve Fars kökenli kelimeler çok sayıda ve kendi imlalarına göre yazılıyorlar.
Örneğin "
Ali"yi "
elif" ile yazarsan kırık not alırsın, "
ayın" ile yazılır.
İddia edildiği gibi "
kargacık burgacık" falan değildir, çok "
estetik", güzel bir yazıdır.
Lakin bizim dilimize hiç uymuyor bu yazı.
Dört çeşit z, üç çeşit s, iki çeşit h, iki çeşi t t var. Bizde her biri tek sestir, Arapça'da öyle değil.
Doğru yazmak için her bir kelimenin kökenini bilmeye mecbursun.
Bazı sesli harflerin yazılması, bazılarının da yazılmaması ayrı dert... İbranice ya da
Eski Mısırca gibi seslilerin hiçbiri yazılmasaydı okuması belki daha kolay sayılabilirdi...
Harflerin birleşme kalıplarını da iyice öğrenmen, görür görmez tanıman gerekiyor, bunun için de sıkı bir "
göz aşinalığı" yani bol bol okumak şart.
Farklı şekillerde okunabilen birçok kelimeyi de cümlenin gelişinden "
karineyle" çıkaracaksın...
Enver Paşa 1914 yılında bir imla reformu yapmış, bütün sesli harflerin de yazılmasını emretmişti. O zamanlar insanların kafasını çok karıştırmıştı bu, şimdi bize gerçekten "
kolaylık" geliyor... Lakin, 1914-1928 arası yayınlanmış kitaplar daha kolay okunuyorlar da, ya öncesi...
Eskiye gittikçe iş zorlaşıyor. Son dönem Osmanlı yazarlarını (Halide Edib,
Ömer Seyfettin, Reşat Nuri falan) rahat okuyabiliyorum ama dil eskidikçe çok zorlanıyorum...
Örneğin Aşk-ı Memnu'yu ne yapsam okuyamam, çünkü dilini 1895 yılının aydınları bile anlayamıyorlardı...
Al işte en iyi örnek: "
Amr Seyf al Din" yazılıyor, Ömer Seyfettin okunuyor!
Latin alfabesi, tam oturmasa da, Türkçe'ye çok daha uygundur. Öğrenmesi de çok daha kolaydır, aydın olmak gerekmiyor.
Eh, Göktürk alfabesine dönecek halimiz de yoktu ya...
Osmanlı, şu "
Enver Paşa reformunun" daha köklüsünü, daha önceden, diyelim Tanzimat'ta yapabilseydi...
Örneğin bütün s'ler sin ile, bütün z'ler zel ile, bütün t'ler te ile, bütün a'lar elif ile yazılsaydı... O zaman bu alfabe dilimize uyabilirdi...
Ne dersin
Murat Bardakçı kardeşim?
***
Osmanlıca öğrenmek isteyenlere Prof.
Hayati Develi'nin ve Prof. Mahmut Ak'ın kitaplarını tavsiye edebilirim.
YouTube'da da bir sürü klip var. Bunların içinde en iyisi TRT'nin dersleri. www.trtdiyanet. com.tr'den girebilirsiniz. Tarihçi Said Yavuz dersi pek güzel anlatıyor. Lakin TRT kameramanı kamera kullanmayı bilseydi de tahtaya yaklaşacağı yerde uzaklaşmasa, yazıyı göstereceği yerde stüdyoyu göstermese daha iyi olacaktı.
Sitede de bir gaf yapmışlar, ders kliplerini sondan başa doğru sıralamışlar! En dibe gidip oradan adım adım geriye geleceksin. Şunu lütfen en kısa zamanda düzeltsinler. Ayıp oluyor.