İdam edilmeselerdi, Deniz Gezmiş ve arkadaşları birkaç yıl yatıp çıkacaklardı...
Tam tersine, idam cezası bugün de olsaydı, Nazlı Hanım, Ahmet ve Mehmet kardeşler şu anda hayatta değillerdi.
İdamla giden geri gelmiyor.
Müebbet yiyen hiçkimse de ortalama üç-beş yıldan fazla yatmıyor.
En güzel örnek Celal Bayar ve arkadaşlarıdır. 1964'te çıktılar, giden üç kişi gittikleriyle kaldılar.
Bunu bildiği için Bayar arkadaşlarına, "asılmayalım, gerisi kolay" demişti... Haklı çıktı.
Bakalım gerçek darbeciler de ne zaman çıkarlar ve basında hangi rezil onlar için "aman iyi oldu, şimdi sıra Fetullah'ın aklanmasında" diye yazı yazar?
***
Yüksek İstişare Kurulu, "
Yassıada kararlarının yok sayılması" için çalışıyormuş.
Bunun için kanun çıkarılması gerekiyormuş, bu yönde karar alacaklar.
Oysa bu konu meclis gündemine 2013'te gelmiş, altı yıl önce.
O günden beri "
rafta" bekliyormuş.
Yassıada kurbanlarının "
itibarları iade edilmiş" ama bu pratikte hiçbir işe
yaramıyor.
Yassıada kararlarının tarihten silinmesi de hiçbir işe yaramayacaktır.
Giden geri gelmez. Kaldı ki Menderes yaşasaydı şu anda 120 yaşında olacaktı, bu nasıl olacaktı?
Canım ona bakarsanız Atatürk de 138 yaşında değil midir?
Bu bir "
jest" olarak kalacaktır.
Daha başka jestler de yapılmalıdır.
Merhumların ailelerine yüklüce tazminat ödenmelidir.
Devlet "
resmen" özür dilemelidir. Hatta cumhurbaşkanımız, tıpkı
Helmut Kohl'un Auschwitz'e gitmesi gibi Yassıada'ya gidip saygı duruşunda bulunmalıdır.
***
Bu da yetmez.
Bu gaddar kararları "
sizi buraya tıkan kuvvet böyle istiyor" demeye
utanmadan alan mahkeme heyetinden
hesap sorulmayacak mıdır?
Bunların almış oldukları maaş, Yüksek Adalet Divanı "
kadük" olacağına göre, faiziyle birlikte kanuni mirasçılarından geri istenmeyecek midir?
Benim çocukluğumda, Yassıada duruşmalarının en "
hararetli" günlerinde halk arasında şöyle bir laf çıkmıştı: Salim Başol ve mahkeme heyetini "
mükafat" olarak Avrupa'ya gezmeye göndereceklermiş!...
O zamanlar "
ödül" kelimesi yaygın değildi. Avrupa'ya da ancak
Belgin Doruk ve
Ayhan Işık giderlerdi.
Peki Milli Birlik Komitesi'nin kararları ne olacaktır?
İdam cezalarını onaylamış olan cuntacılardan hesap sorulacak mıdır?
Tabii ki hayır.
Göstermelik tepkilerle konu kapatılacak.
Öbür türlü, 1961 Anayasası da kadük olur, o meclisin bütün kanunları da.
1980 darbesini tarihten silerseniz de 1982 Anayasası ortadan kalkar, başkanlık sistemine geçilene kadar toplanmış meclisler (1983-2017) ofsayta düşerler.
Aynı mantığı dibine kadar götürürseniz, Türkiye Cumhuriyeti de tehlikeye girer.