Evet, bekliyorduk, ötekiler de arkadan sökün ettiler.
Hikmet Çetin'den sonra Altan Öymen ve Murat Karayalçın...
Siyasi tarihimizin ve partileri CHP'nin defterinden çoktan düşülmüş isimler, kimisi çok yaşlı, kimisi az yaşlı.
Öymen, "CHP'nin doğru yolda" olduğunu söylemiş. Çetin de aynı fikirdeydi.
Karayalçın da birşeyler söylemiş olmak için, sık sık tekrarladığı şekilde "CHP'nin örgütlenme modeli yenilenmeli" deyip duruyor.
Fakat üçü de CHP'den çok memnun.
(Öyleyse niçin yeni bir örgütlenme istiyorsun?) Kılıçdaroğlu'nu "kızdırmamaya" da özellikle dikkat ediyorlar.
Deniz Baykal'ın "emanetçisi" Altan Öymen, şimdi de Kılıçdaroğlu'na "biat" etmekte bir sakınca görmüyor.
Bugün CHP, yalnız Türkiye'de değil, "dünya siyasetinde de" çok önemli bir yerdeymiş!
Vallahi bilmiyorduk.
Sakın ABD'ye teslim olmaya hazırlanıyor olmasın?
***
Çünkü partinin "çizgisi mizgisi" bu adamların umurunda değil.
CHP "şeytanla bile işbirliği" yapabilir, yeter ki tünelin ucunda iktidar görünsün.
Belediyeleri kazanınca mutlu oldular (partinin birtakım çevrelere ödediği bedel de umurlarında değil), dört yıl sonrasına odaklanmışlar.
Eskaza iktidara gelseler, bunlara artık herhangi bir "görev mörev" de sözkonusu değil. Bunu da pek iyi biliyorlar.
Ahır ömürlerinde partilerinin yetmiş yıl sonra iktidara döndüğünü görmek ve mutlu ölmek istiyorlar.
Bunun dışında bol bol "retorik"...
Türkiye Cumhuriyeti, yaşasın Atatürk, Sivas Kongresi, Sakarya, Dumlupınar, hak hukuk adalet, falan filan.
CHP içinde koltuk kavgası yokmuş.
Demokrasiyi de onlar getirmişler.
CHP 1925 yılında özgürlükleri rafa kaldırmamış da, 1945 yılında bahşetmiş...
Çünkü İsmet Paşa ne eylerse güzel eyler.
Bu adamların toplumda da parti içinde de herhangi bir ağırlıkları yok ve bu saatten sonra da hiç olamaz.
Ancak demeç verdikleri memur gazetesinin elde kalmış (faşist gazeteye kaçmamış) üç beş emekli müşterisini etkileyebilirler, eh, onların da toplumda hiçbir ağırlıkları yok.
Körler sağırlar birbirlerini ağırlıyorlar.
***
Özgürlük mözgürlük kimsenin umurunda değil, halk para istiyor.
Türkiye'de bir çok kişinin muhalefeti şu cümleye indirgenebilir: "Çekilin gidin de gelip yiyelim!"
Yemek filini en geniş anlamda kullanıyorum, bu üç muhterem zatı da tenzih ederim tabii.
Lakin CHP'nin eline geçirdiği belediyelerde olup bitenlere bakarsanız ne demek istediğimi de anlarsınız.
Üst tarafı göz boyamadır: Sivas Kongresi, yaşasın devrimler, Sakarya, Dumlupınar, İzmir'in dağlarında çiçekler açar, vesaire.
Muazzez İlmiye Çığ'ın fikrini ne zaman soracaksınız? Atatürk kızları merak ediyorlardır.