Emine Bulut cinayeti, basının kullanmayı pek sevdiği beylik deyimle "yürekleri dağladı"...
O kadar ki, eşini bıçakla parçalara ayırıp şehrin çeşitli yerlerindeki çöp kutularına bırakan öbür yaratık bile güme gitti.
Tepkiler yükseliyor.
Şarkıcısından devlet başkanına kadar.
Peki hangi yaratık bu tepkileri görünce artık insan olmaya karar verecektir?
Kendimizi kandırıyoruz.
Lumpen ne bizim yazılarımızdan etkilenir (çünkü okumaz), ne takımın yedek oyuncusunun "çok çalıştık, çok iyi hazırlandık, bu maçtan puan ya da puanlarla ayrılmak istiyoruz" zevzekliğinin arasına sıkıştırılmış yarım ağız kınamalardan...
Recep İvedik söyleseydi, eh, belki...
Ya da Kemal Sunal filmlerinden klipler hazırlayıp üstüne yeni dublaj yapacaksın:
"Eşine iyi davran, eşş...!" Basın, iki satır attırınca kendini görevini yapmış sayıyor.
"Hay senin bıyığına tüküreyim, balgam atayım" gibi hakaretler lumpenin kendine gelmesine değil, ancak müşterinin yüreğini soğutmaya yarar.
Böylece, Türk'e Türk propagandası yapar gibi, zaten cinayet işlemeyenlere ve işlemeyecek olanlara "sakın cinayet işlemeyin ha" propagandası yapılmış olur.
"Kadın cinayetlerine son" deyince "sanki erkek öldürmekte sakınca yokmuş" gibi bir anlam çıkması da cabası...
***
Trafikte makas atanlar, "drift" çekenler, bangır bangır arabesk çalanlar (onlar
"arabex" derler, "şarj"a "şarz", "pasaj"a "paşaz", "mesaj"a "meşaz" dedikleri gibi)...
"Mangal" yapıp orman yakanlar, gecekondusunun yıkılmasını önlemek için çocuğunu dama çıkarıp çakmak çakanlar, trafikte kendisini uyaran yayayı bıçaklayanlar, kaynanasını kesenler, eşini doğrayanlar, lumpenlerdir.
Ülkede başat olan sınıf ve kültür lumpen sınıfı ve kültürü olunca da,
Fazıl Say konseri değil, bu tür cinayetler öne çıkar.
Çünkü toplumun bütün ahlak değerleri yıkılmış, yerine yenileri konulamamıştır.
Çünkü toplum çorba olmuş, durulmamıştır.
Arkanı dön, lumpen seni ısırsın...
Bunun fakirlikle zenginlikle de alakası yoktur, fakir lumpen de vardır zengin lumpen de.
Lumpen özgürlük istemez, serbestlik ister.
Serbestlikten anladığı da "yasaları ve kuralları çiğneyebilme serbestliğidir"...
Zaten kuralları bilmez de, iplemez de.
Peki, hadi basının demeyelim de (çünkü etki alanı farklı ve sınırlı), sinemanın ve televizyonun hiç mi suçu yok?
Bol küfürlü
"lumpen komedilerini", şekilsiz lumpen yıldızlarını, yamuk lumpen kahramanlarını kim üretiyor?
Bir milyon lira yatırıyorsun beş milyon lira kazanıyorsun, hadi gel de önünü al bakalım...
Lumpen kültürüne kim çanak tuttu? Kim "en alt tabakaya" seslenerek çıkar sağladı?
***
Üzülmeyin, zamanla düzelecek.
Nasıl bayram trafiği kurbanlarını 200 küsurdan 50'ye indirmeyi başardıysak, kadın cinayetleri de azalarak bitecek.
Yaklaşık elli yılda falan...
Hele şu sınıflar bir yerli yerine otursun, toplum durulsun, "şehirli" olmayı öğrensinler...
Belki o zaman "yanmaz kefene", "rüyada peygamber efendimizi görmeyi sağlayan terliğe" para vermemeyi de öğrenirler.