Amerikan filmlerinde görmüşsünüzdür: Adam sivil hayatta sıradan, herhangi birisidir ama savaşta subay.
Uzağa gitmeyin, "Er Ryan" filmini hatırlayın. Hani erat, bölük komutanı hakkında "sivilde ne iş yapıyordu" diye iddiaya girer.
Yüzbaşı Miller sivilde alt tarafı "ortamektep İngilizce hocasıdır", savaşta subay, hem de muharip piyade subayı. Birçok Alman öldürür, sonunda kendisi de ölür.
Amerika'da oluyor, bizde düşünülemezdi bile.
Fakat FETÖ orduyu öyle bir kanser gibi sarmış ki, ordudan kovulanların yarattığı "subay açığını" kapatmak için artık düşünülecek.
Amerika'da savaş biter, alaylı subayın subaylığı da biter gider, bizde sürecek.
***
Türkiye'de bir devrim oldu.
Birçok devrimin yanısıra bir devrim daha oldu.
Bir kere, askerlik herkes için altı aya indi.
"
Bedelli" kurumlaşıyor, her yıl temcit pilavına dönen "
ha çıktı ha çıkacak" heyecanı ortadan kalkıyor.
En önemlisi, bir er tezkere bırakırsa yani orduda kalmayı tercih ederse subaylığa kadar da yükselebilecek, hatta general bile olabilecek!
Bu cumhuriyette misli görülmemiş bir olaydır. Örnekleri ancak Osmanlı'da vardı.
Eskiden ilgili sınavı geçip subaylığa terfi eden astsubaylar için bile "
yüzbaşılıktan öteye geçememe" şartı vardı... Emekli yüzbaşı gördüğünüz zaman kökeni genellikle astsubay çıkardı.
Şimdi bu devrim ne anlama geliyor?
"
Kemalist bürokrasi sultası" yavaş yavaş ortadan kalkıyor.
Bizim subaylarımız halk çocuklarıdır, bizde Fransız ordusundaki gibi "
aristokrat subay" yoktur.
Fakat bunlar "
Kemalist tornadan geçirilmiş" yani "
yeni bir çeşit aristokrasi olarak yeniden yaratılmış bürokrasinin"
mensuplarıdır.
Bu nitelik değişecek.
"
Halk ile bürokrasinin kopukluğu hatta zıtlığı" ortadan
kalkacak.
Böylece "
askeri okulların beyin yıkama süreci" de tarihe karışacak,
FETÖ gibi örgütlerin oralarda
"
çöreklenme" stratejisi de.
Gerekli niteliklere ulaştığı ve kendini kanıtladığı zaman "
er kökenli" bir köylü çocuğu genelkurmay başkanlığına kadar bile çıkabilecek.
Kendini halkın dışında ve üstünde görmeyecek.
Eh, umarız "
darbe marbe" de düşünmeyecek.
***
Bürokrasi şaşırdı kaldı.
Bürokrasinin partisi
CHP ne tepki vereceğini bilemiyor, topu taca atmaya ve zaman kazanmaya çalışıyor. Tartışacaklar, ona göre bir karar vereceklermiş. Verecekleri karar sonucu hiç değiştirmez.
Faşistler öfkeli.
Başrahipleri televizyonda "
Hulusi Akar'la gezmeye bile gitmem"
diye savunma bakanına hakaret
ediyor. Elinden gelse başka bir kelime
kullanacak.
Hulusi Akar'ın darbe
gecesi FETÖ'ye direnmiş olmasının
acısını çıkarıyor.
Kemalist yaşlı bayanlar da gülüyorlar ve alkışlıyorlar.
Güçleri ancak buna yetecektir.
Meğer ki çıkmaz ayın son çarşambasında
Kılıçdaroğlu ya da İmamoğlu iktidara gelmeye...