Ekrem İmamoğlu, daha mazbatayı almadan soluğu Anıtkabir'de almıştı... Durumuna "meşruiyet" kazandırmak için...
Deftere bir şeyler yazdı, fakat ne yazık ki Atatürk yattığı yerden kalkıp onları okuyamadan defter kaldırıldı. Kaldıran da Milli Savunma Bakanlığı ha.
Öyle ya, bu deftere hep "Atatürk'e hitaben" bir şeyler yazıldığına göre Atatürk onları okuyor olsa gerektir.
Böylece Atatürk'ün İmamoğlu'nun belediye başkanlığını onaylayıp onaylamadığı da öğrenilemedi.
Çünkü iş Anıtkabir'de bitiyor.
Kaç oy alırsan al, Anıtkabir'e çıkmazsan hiç kıymeti yok.
Devrimlere uygun musun değil misin, Atatürk bir bakacak.
Acaba büyük önder "belediyeyi kazanan bana gelsin bir göreyim" mi demişti?
Peki, niçin "mazbatasını da yanında getirsin" dememişti?
Çıkanlar hep CHP'li olduklarına göre Atatürk'ün "CHP'li olmayan hiç boşuna zahmet edip gelmesin" şeklinde bir vasiyeti mi var?
Nitekim Tunç Soyer de İzmir'den apar topar Ankara'ya koşup Anıtkabir'e çıkmış. (Mansur Yavaş çıkmıyor çünkü o zaten Ankara'da oturuyor, her istediği an çıkabilir, zaman kısıtlaması yok.)
Yanında gene CHP'li tam yirmi beş ilçe belediye başkanını da götürmüş.
Tövbe, önce Kılıçdaroğlu'na gitmişler, sonra Anıtkabir'e hep birlikte çıkmışlar.
Meral Akşener'e de gitmişler. (Meral Hanım çay ısmarlamış ama yanına börek yapmamış. Parti genel merkezinde fırın yok.)
Kılıçdaroğlu da "demokrasinin güzelliği bu" demiş.
Tunç Soyer ve arkadaşları daha sonra Ankara'nın "belli yerlerini" de ziyaret edeceklermiş. Nereler olduğu öğrenilemedi.