Bazı muhalif gazetelerde yuvalanmış olan genç komünist gazeteciler, Tunceli Belediye Başkanı Mehmet Maçoğlu'nu büyük bir heyecanla izliyorlar... Olanca güçleriyle onu parlatmaya çalışıyorlar... Gün doğdu hep uyandık, belediyeye dayandık!
Mazbatasını alması bile haber oldu. Niçin mazbatalar herkese çerçeveli olarak veriliyormuş da buna "çıplak" verilmiş?
Burada da mı "mağduriyet" edebiyatı yapacaksınız yahu, kazanmışsınız işte, daha ne tantana ediyorsunuz?
Maçoğlu yoldaş da çok haklı olarak son derece mutlu, demeç üstüne demeç patlatıyor.
Fakat daha yolun başında "kayyum 67 milyon lira borç bıraktı" diye sallaması pek hoş olmadı. Hemen yalanlandı.
Maçoğlu'nun bazı "tipik CHP hastalıklarından" uzak durması gerekirdi, bir komüniste yakışmadı...
***
Sormuştuk, Maçoğlu ne gibi komünistlikler yapacak?
Pek bir şey yapamayacak.
Çünkü bu alt tarafı bir "
belediye iktidarı"... Siyasi iktidar değil...
Nitekim o da "
nohut üretimine ağırlık vereceğim, yalnız nohut değil fasulya da ekeceğim, hatta ceviz, armut, mercimek ve bal da olacak"
gibi tatlı ve şirin basitlikler yapabiliyor.
Belediyenin girişindeki demir kapıları kaldıracak, halk belediye binasına "
oh be" diyerek girecekmiş.
Bunu komünizm sanıyor.
Makam aracı da olmayacakmış.
Demokrat Parti de 1950 yılında iktidara geldiğinde, İsmet Paşa diktasının simgelerinden biri olan "
makam arabasına" tepki göstermiş, başta Bayar ve Menderes olmak üzere bütün yöneticiler bakanlıklara bir süre "
ciple" gidip gelmişlerdi... Göstermelik olmaktan öte geçemedi, zaten kısa sürede de vazgeçildi.
Maçoğlu üretim araçlarına el koyamaz.
Yapabileceği en fazla "
halka bedava süt dağıtmak" gibi birtakım göstermelik
"
jestlerdir" ki bunu İstanbul'da Nurettin
Sözen bile yapmıştı.
Maçoğlu emek-sermaye ilişkilerini yeniden düzenleyemez.
Mevcut olan "
rüdimanter" Tunceli sanayiini geliştirmeye kalksa, bu sefer işçi daha çok sömürülecek...
Maçoğlu dikta kuramaz, gizli polis oluşturamaz, diğer partileri yasaklayamaz, yerel basına sansür de getiremez.
O zaman, imanım tahtelbahir, bunun neresi komünizm?
"
Tunceli turizmin merkezi olacakmış ama Bodrum gibi olmayacakmış"...
Eh, Dersim'e deniz getirmeye Lenin'in bile gücü yetemezdi...
Yoksa "
Bodrum gibi olmayacak" derken "
gece hayatı ve seks de yok" demek istiyor da komünist "
püritenliğin" örneğini mi veriyor?
***
Sevgili dostum
Ferhan Şensoy da çok heyecanlanmış, "
eğer bir gün orada tiyatro yapmam gerekiyorsa orada olacağım" demiş.
Şu anda böyle bir ihtiyaç yok yani, günün birinde olabilir...
Evet, İstanbul'da yıldızı sönmeye yüz tutan birçok komünist sanatçı, yıldızlarını orada parlatabilirler. Böylece
Muhsin Ertuğrul'un "
bölge tiyatroları" hayali de bir ölçüde hayata geçirilmiş sayılır.
Bakalım
CHP'den de "
Dersim katliamının" hesabını sorabilecekler midir?
Soramazlar, çünkü Tayyip düşmanlığında CHP doğal müttefikleridir!