Bir dizi varmış, adı "Vatanım Sensin", ben izlemiyorum.
Sanırım kurtuluş savaşında geçiyor... Bu dizide Çerkes Ethem de varmış, daha doğrusu "Dağıstanlı" diye bir karakter varmış da Çerkes Ethem kastediliyormuş.
Dağıstanlı, Mustafa Kemal'e suikast düzenlemeye çalışırken Miralay Cevdet tarafından (o da kim yahu?) öldürülüyormuş...
Bunun Çerkes Ethem'le bir ilgisi yok, tarihle de ilgisi yok. Ama gerçekten Çerkes Ethem "ima edilmek" isteniyorsa bu en azından ayıptır.
Çerkes, Abhaz ve Birleşik Kafkasya Dernekleri Federasyonu tepki göstermiş, kınıyorlar ve özür bekliyorlar.
Fakat dizinin yapımcısı ve senaristi "olay, kurum ve karakterler hayal ürünüdür" cümlesinin ardına sığındıkları için sıyıracaklar tabii.
***
Bu memlekette "
mesele olmayan meseleler" her zaman ilgi toplar.
Çocukluğumun dergilerinde "
Hitler deli miydi dâhi mi" şeklinde bir eşeklik ürünü ara ara yer alırdı, merakla da okunurdu...
"
Abdülaziz intihar mı etti öldürüldü mü" sorusu da çok kişiye
ekmek sağlamıştır. İntihar etti diyen
solcu, öldürüldü diyen sağcı sayılırdı...
Çünkü solcular padişahın öldürüldüğünü kabul etseler, Hüseyin Avni Paşa ve "
has adamları" Mithat Paşa güme gidecekler, Abdülhamid'in o hep hakaret ettikleri "
Yıldız mahkemesinin" doğru ve yerinde olduğu ortaya çıkacaktı!
Abdülhamid'in "
ulu hakan mı yoksa kızıl sultan mı" olduğu da
böyle abuk bir tartışma konusuydu.
Etki tepkiyi getirir, İttihatçılar'ın yüz yıldan fazladır küfür ettikleri padişah şimdi göklere çıkarılıyor, yirmi birinci yüzyılın ortalarına doğru ortasını buluruz.
İşte Çerkes Ethem "
meselesi" de böyledir.
Kemalistler Ethem'den nefret ederler.
Faşistler de, övsünler mi yersinler mi ne halt edeceklerini bilemediklerinden, "
ikili birli" kalırlar.
Ethem Bey, Mustafa Kemal'e boyun eğmeyi, Ankara'nın emir ve komutası altına girmeyi reddettiği için, İsmet tarafından yokedilmiş, daha sonra tarihten de silinmiştir.
Kemal Tahir yazmasaydı, Ethem'in sağ kolu Kuşçubaşı Eşref Bey'den de haberimiz olmayacaktı...
Bunlar Teşkilat-ı Mahsusa yöneticileriydi.
Yıkılıştan sonra Batı Anadolu'da Yunan işgaline karşı direnişi örgütleyen liderler oldular.
(Kontrgerillanın asıl amacı ve görevi de bu değil midir yahu?) 1919 ve 1920 yıllarında Anadolu'da bir değil iki ayrı milli lider vardı: Mustafa Kemal Paşa ve Ethem Bey... Halk nazarında Ethem Bey çok daha "
popülerdi"...
Ethem Bey direnişi "
gerilla savaşıyla" yürütmek istiyordu,
Kemal Paşa "
yeni ve düzenli bir ordu" kurmaktan yanaydı. Direniş
Osmanlı sıfatıyla yapılacaksa Ethem
Bey, yeni bir devlet kurulacaksa
Kemal Paşa haklıydı.
Sonunda "
mini" bir iç savaş çıktı, Ethem kuvvetleri İsmet kuvvetlerine yenildiler.
"
Birbirine düşen liderlere" tarihte örnek çoktur: Danton ile Robespierre, Michael Collins ile Eamon de Valera, Stalin ile Troçki, Castro ile Guevara...
Bir de Atatürk ile İnönü tabii, 1937 yılında. Ethem Bey o sıralarda Berlin'deydi galiba, eminim çok gülmüştür.