Bildiğiniz gibi, yasaları 2019 yılında başlayacak yeni döneme uydurma çalışmaları yapılıyor. Yapılmak zorundadır.
Yasadan tutun da yönetmeliğe, hatta "kırtasiye malzemesine" kadar çok dallı budaklı bir değişim sürecidir bu.
Alın işte en basit örnek: Bizim basın kartlarında "Başbakanlık Basın ve Yayın Genel Müdürlüğü" yazar. 2019'da başbakanlık diye bir müessese kalmayacağı için bu kartlar yenilenmek zorundadır.
(Ama sıra kimlik göstermeye gelince, devletin polisi ve devletin bankası, devletin verdiği bu kimlik kartını tanımaz, "sürücü ehliyeti" ister, o da ayrı! Bu rezalete kimse dur diyememiştir.) Bunun gibi daha pek çok "şey" değişecektir.
Yolda yürürken ayağı taşa takılsa bunu da "Tayyip'ten bilen" muhalif yazarlar (CHP amigoları) bu gelişmelerden hiç memnun değiller.
Kendilerine defalarca "eski sistemde hiçbir şekilde iktidara gelmeniz mümkün değildi, yeni sistemde küçük de olsa bir şansınız var" dedik, anlamadılar.
Öyle ya, yüzde 35'le bile rahat rahat hükümet kurabilecek bir "Tayyip", bunu bırakıyor, artık iktidar için "yüzde 50'nin üstü" şartını getiriyordu!
Kendi kalesine gol mü atıyordu?
Hayır, ne kadar kendinden ve halkından emin olduğunu gösteriyordu.
***
Bu değişim sürecinde, bazı ahmaklar "
ne yani, MİT de mi cumhurbaşkanlığına bağlanacak" diye yaygara ettiler.
Ya nereye bağlanacaktı, Devlet Su İşleri'ne mi, Tapu ve Kadastro'ya mı?
(Bazıları işin farkına bugün bile varabilmiş değiller, "
hem cumhurbaşkanlığını alacağız hem de iktidara geleceğiz" diye tatlı tatlı saçmalıyorlar.) Şimdi de "
bürokratlar değişecekmiş" diye korkuyorlar.
Çünkü istedikleri, daha doğrusu özledikleri, siyasi iktidar "
demokratların" eline geçse bile kemik gibi dimdik duracak, devletin iplerini elinden bırakmayacak, dokunulmaz bir "
bürokrat zümresi egemenliğidir"...
1961 yılında bunun için bir kısmı atamayla gelen bir Senato kurulmuş, bu amaçla bir Anayasa Mahkemesi icat edilmişti. Bürokrasi, siyasi iktidar halkın temsilcilerine geçse bile "
denetim gücünü" elinde tutuyordu. Askeri atamalara ve terfilere de karışılamıyor, başbakan önüne konulan belgeyi "
usulen" imzalıyordu.
Artık yok böyle bir şey.
İktidar, daha doğrusu cumhurbaşkanı değişince üst düzey bürokrat kadroları da değişecek.
Böylece devlet dairelerine "
babalarının tapulu malı" gibi bakmayacaklar.
Amerika'da da böyle oluyor, her yeni başkan, büyükelçilerden tutun da ordu komutasına, Beyaz Saray sözcüsünden Beyaz Saray aşçısına kadar eski başkanın kadrolarını hallaç pamuğu gibi atıyor. Bu da kimseye tuhaf gelmiyor.
Ayrıca "
kariyer bürokratı" gene işinin başında, ona kimse ilişmeyecek.
Büyükelçi değişecek ama şifre memuru göreve devam...
Ne bozuluyorsunuz,
Kılıçdaroğlu kazansın, o da kendi adamlarını getirsin, nefesine güvenen borazancıbaşı!
Bugüne kadar da böyle olmuyor muydu, şimdi bu uygulama "
müesseseleştirilince", yani "
adı konulunca" mı kızıyorsunuz?