Yüz yetmiş kişi imza toplamış, bir bildiri yayınlamış. Yok, AKP milletvekillerine "mektup şeklinde" göndermiş.
Büyük gazetelerin hiçbirinde yayınlanmadı. Bu tür "hükümete kamış" fırsatlarının üstüne sazan gibi atlayan muhalif basın bile utandı da bu bildiriye yer vermedi, çok az satışlı çarçurlar hariç.
Bu yüz yetmiş kişi, ordumuzun Afrin operasyonuna karşı çıkıyor. Barış istiyorlarmış.
Baktık, imza sahipleri "zevatı mutade"... Bildik kişiler... Rahmetli Hasan Pulur'un "aydın beylerle münevver hanımlar" diye dalga geçtiği tipler.
İçlerinde ünlüsü de var adı sanı duyulmamışı da... Bu işlere hiç aklı ermeyeni de var, çağdışı kalmış komünisti de... Enayisi de var esnafı da... Çakalı da var puştu da... Darbe isteyeni de var, "aman ben de geri kalmayayım" dürtüsüyle hareket edeni de, reklam peşinde koşanı da, savaşı PKK'nın kazanmasını isteyeni de, yeminli "Tayyip düşmanlığından" gözü de yüreği de kararmışı da...
İhanet olarak nitelendi.
"Milletimizden gereken cevabı alacaklar" denildi.
Almayacaklar çünkü onları ipleyen yok!
Kimisi de "olabilir canım, bu da onların fikri" diyerek ortalığı yatıştırmaya çalıştı (bu da hükümete çok daha ince ve akıllıca kamış atmanın bir yolu.) Nitekim bazıları korktular, imzalarını geri çektiler. Bazıları da "bu bir bildiri değil ki, alt tarafı masum bir mektup, üstelik harekât başlamadan önce yazılmıştı" diyerek kendilerini kurtarmaya çalışıyorlar.
Şimdi yapacakları bir tek şey kalıyor.
İkide bir kendilerini Anıtkabir'e atıp defter doldurmayı severler ya...
Gitsinler ve şunu yazsınlar o deftere:
"Yanlış yaptınız paşam... Kurtuluş savaşına kalkışmaya hiç gerek yoktu... Birçok askerimiz öldü...
Meseleleri barış içinde çözmeniz, Yunan hükümetiyle müzakereye oturmanız gerekirdi!..." Bir bu kaldı, bunu da yapsınlar.
Maçaları sıkıyorsa.
Haydi görelim.