Hem cumhurbaşkanlığını hem iktidarı alacağını söylemişti...
Belki dil sürçmesi.
Belki böbürlenme gayreti.
Belki, cumhurbaşkanından ayrı ikinci bir de "iktidar odağı" olacağını sanıyor, onu da almayı umuyordu!
Belki iktidarın "eskisi gibi" mecliste oluşacağını sanıyordu.
Belki son değişiklikleriyle anayasayı okumamış, belki eski düşünce kalıplarından (birçok muhalif gibi) kurtulamamıştı.
Öyle ya da böyle, artık farklı düşünüyor.
"Alacağız" demiyor, diyemiyor!
Ayakları suya erdi, yere değdi.
Hem de çabucak, birkaç gün içinde.
"İkinci tura kaldığı zaman CHP adayını destekleyebiliriz" dedi.
Tabii lafı yuvarlıyor, kesin konuşmaktan kaçınıyor, "destekleyebiliriz" diyor. Ama cümlesini Türkçe'ye tercüme edince ortaya şu çıkıyor:
"İyi Parti adayının birinci tur şansı yoktur!" Tercümeyi biraz daha yürütelim:
"Üstelik ikinci turda da şansım olmayacaktır, olsaydı CHP adayı hakkında böyle konuşmazdım..." Ee, hani ne oldu o atmalar tutmalar, hani o dağları duman gibi saran korku, o "sinerjiler" minerjiler, o Allah'ın izni, o seçmenin teveccühü?
Oyunun yüzde 6 olduğunu da kabul etti.
"Ülkücülüğüm devam ediyor" dedi. CHP hesapça solcu ya, solcu adayı destekleyen ülkücü ablaya kaç ülkücü oy verecek, hele bir görelim.
***
Öte yandan
Bay Kemal de "
aday olabilirim" dedi.
"
Partide konuşup karar veririz" de diyerek topu şimdilik taca attı. Böylece, abla da o da, muhalif basında kapladıkları sütun/santim alanını azıcık kıpırdattılar, özellikle abla sayfa dibinden kurtuldu.
Bay Kemal numara yapıyor.
İlhan Kesici'yi aday gösterecek, "
parti böyle istedi" dümeniyle eleştirilerden sıyrılacak.
Başta türlüsü mümkün değildir.
Cumhurbaşkanlığına aday olup da kaybeden parti başkanı meclis dışı kalacaktır.
Meclis dışı kalmış bir
Kılıçdaroğlu partinin başında da kalamaz.
Akşener kalabilir, İP zaten "
marjinal" bir kuruluştur, başında kim olsa farketmez.
Ama Kılıçdaroğlu'nu siyasi açıdan yaşatmazlar. Ne olursa olsun, meclis koltuğuna sımsıkı yapışmak zorundadır.
Onun için bu tür atıp tutmaları "
iskontolu" dinleyiniz ve pek de ciddiye almayınız.
Haa, bakınız, Orta Anadolu'ya kuracağı ambalaj sanayii kentini isterseniz ciddiye alabilirsiniz!
Dikeceği tanrıça heykelini ciddiye almadınız da ne oldu, boyu
Çanakkale Köprüsü'nün ayağını geçti maşallah!
***
Eski sistemde, seçime giren her parti başkanı, "
başbakanlığa adayım" demiş olurdu. Yeni sistemde de, tıpkı bunun gibi, cumhurbaşkanlığına aday olmakla yükümlüdür.
Kendinden başka herhangi birisini aday gösteren bir parti başkanı, "
benim bu seçimi kazanacağımdan umudum yok" demiş olacaktır.