Ukrayna çıkışlı bir kadın örgütü var:
Femen.
Bunlar sık sık "eylem" yapıyorlar. Yaptıkları eylem, oralarını buralarını açmak. Özellikle de göğüslerini.
Polis sürükleyip götürüyor, onlar da kurtlarını dökmüş oluyorlar, rahatlıyorlar.
İstanbul'a da gelmişler, yanlış hatırlamıyorsam Sultanahmet'te birşeyler yapmışlardı... Hanımlardan birinin göğüslerini beğendiğimi yazmıştım da, Türk basınının "delişmen" kızları üstüme yürümüşlerdi. (Bugün hiçbiri ortalıkta görünmüyor. Cazgırlar tensikata uğradılar.)
Hem açacaksın, hem de beğenilince kızacaksın! Nasıl bir mantık bu?
Eşek değiliz ya, açarsan bakarız. Bakınca da ya beğeniriz, ya beğenmeyiz.
Asıl, beğenmezsem bozul.
Çok basit ve aslında çok komik bir durumdu bu...
Bir kadını beğenmenin suç sayıldığını da ilk defa duyuyordum!
Feministler onlara "kadın" diye bakılınca bozuluyorlardı... Oysa, televizyonun "evlendirme" programlarında yürekler yakan Hanife bile, damat adaylarına "en çok neremi beğendiniz" diye soruyordu...
Üstelik Hanife örtünmüş bir kızdı.
Çünkü "feminist" olarak anılan hatunların asıl derdi "erkek düşmanlığı" yapmaktı. Çünkü çoğu, erkeklerin bakmayacağı kadar "gudubet" kişilerdi ve çoğu da "ablacıydı" açıkçası, belki de bu nedenle.
Güzel olanların yani erkeklerle arası aslında iyi olanların çoğu da bu işe "entellik gayretiyle" takılmıyor muydu?
Herkes kendi cinselliğini istediği gibi yaşamakta özgür olmalıydı ama kadın düşmanlığını erkek düşmanlığıyla "dengelemeye" çalışmak, işin tadını kaçırmaktı.
Altmışlı yıllarda Amerika'da bir zenci örgütü türemişti, Kara Panterler...
Bunların lideri Stokely Carmichel, zenci düşmanlığını göğüsleyebilmek için "beyaz düşmanlığı" yapıyordu, ona göre zenciler "üstün ırk" oluyorlardı...
İşte feministler de buna benzer bir yol tutturmuşlardı.
Hemcinslerine o kadar rahatsızlık verdiler ki, kadın haklarını savunan aklı başında her kadın, sözlerine "ben feminist değilim" açıklamasıyla başlar oldu.
Eşcinsel olmayan kadınlar, kendilerini ötekilerden ayırmak için "girl power" (kız gücü) deyimini kullanmaya başladılar.