Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ENGİN ARDIÇ

Sensin sitar vorz

Yıldız Savaşları adlı filmler dizisinin yeni bir bölümü çıkmış.
(Suyu da çıktı.)
"Beyaz Türkler", Yıldız Savaşları derlerse günaha girecekleri için "Star Wars" diyorlar.
Eee, ne olmuş yani?
Heyecanlanmışlar.
Bu bir "çocuk filmleri" dizisidir.
Çocuklar ve çocuk ruhlu Amerikalılar için üretilmiştir, ilk bölümü çok tutunca da esnaflık gayretiyle diğerleri "türetilmiştir"...
Bilim-kurgu türünün bu en alt, en dıngıl, en kelek kategorisine "space opera" denir: Uzak gezegenlerde geçen ama içinde bol bol uçan ejderhalar, şövalyeler, prensler prensesler falan bulunan bir çocuk eğlenceliği, birtakım "ortaçağ serüvenlerinin" uzaya yansıtılmış cinsi... Kılıç da var ama ileri teknoloji ürünü "ışın kılıcı"...
"Yıldız Savaşları" elbette bu tür filmlerin en görkemlisi, en pahalısı, en başarılısıdır.
Ee? Ne olmuş yani? Yumurcaklar eğlensinler işte.
Vallahi bizim de vardı. Ellili yıllarda, Çağlayan Yayınları'nın "Yeni Dünyalarda" dizisinden en sevdiğim roman "Seyyareler (gezegenler) Çarpışıyor" olmuştu...
Prens Zart Arn, kötü kalpli hain amiral Korbulo, karanlık dünyaların hâkimi Şor Han (Stalin oluyor!), ve de o müthiş silah, "fezanın bizzat kendisini imha eden" Disrüptör...
Kemal Tahir'in "eski Türkçe" çevirisiyle, Disrüptör'ü kullanırken "altı istikamet müşirinin tam intibak arz etmesine" dikkat etmek gerekiyordu, aksi takdirde "felaket hasıl olurdu"...
Tamam da, yaşım sekizdi yahu!
Şimdi saçı sakalı ağarmış eşşek kadar herifler, Yıldız Savaşları'nın son bölümünü bir an önce seyredebilmek için geceyi bilet kuyruğunda geçiriyorlar.
Bir de felsefesini yapıyorlar, ciddi ciddi makaleler döktürüyorlar.
"Matrix" için de böyle yaptılar.
O çok daha ilginçti, "acaba biz bir bilgisayar programından ibaret miyiz" sorusunu ortaya atıyordu...
Çoluk çocuk arasında heyecan yaratmış, o yıllarda dünyayı kasıp kavuran teknoloji devrimine cuk oturmuştu.
Ülkemizde de bir zibidi çıkıp bir "Türk Matrix'i" yapılmasını istemiş, bunun için "maddi manevi her türlü desteği" vermeye hazır olduğunu bildirmişti.
Zengin olduğu halde elini cebine atıp tek kuruş çıkarmadı, eh, "Törkiş Matriks" de yapılamadı.
Hazret de, bir yandan zamparalığa kuvvet veriyor, bir yandan da "namazı üç vakite indirmek, kahvehanelerde namaz kıldırmak" gibi "İslam'da reform" projeleri peşinde koşuyordu.
Rahmetli oldu, ne içinde yatarsa yatsın.

***
Kazıklara özel not: Amerika'da ışın kılıcı satıyorlar, altı yüz dolar.
Düğmesine basıyorsun, ışığı yanıyor (pilini koymayı unutmadıysan tabii)... Hemen al, güç sende olsun artık! Para da Amerikalı'nın cebinde.

YAZARIN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA