Sokak eylemlerini sürdürecekler. İki yıl boyunca ülkeyi iyice germek istiyorlar.
Aslında halkın gerildiği falan yok, gerilenler bu işten ekmek çıkaran CHP gazetecileri...
Böylece, referandumdan sonra "sokağa dökülelim" deyip yüz bulamayınca başkan yardımcılığından istifa eden kadıncağız da iyice "Niyaziye" sayılacak! Oysa CHP'nin "yalpalarına" alışık olması gerekirdi. Tepesinde, sabah ak dediğine akşam kara diyen bir genel başkan yok muydu?
Birincisi yürüyüştü, ikincisi kurultay olacakmış. İzin alabilirlerse Çanakkale muharebe alanında, izin alamazlarsa Kazdağı'nın tepelerinde. Beklenen katılım 10 bin kişi. Üç buçuk milyondan(!) oraya düştüler.
Arkasından bir "adalet sünnet düğünü" de isteriz. Kimin kesileceğine genel başkan karar verir.
Yetmez. Madem kurultay yani kongre yapıyorlar, Erzurum'dan başlayıp Sivas'a gitsinler, oradan da Ankara'ya.
Hani bizi İzmir'den denize dökeceklerdi ya, işte mükemmel bir başlangıç!
Her geçtikleri kasabada da bundan böyle yerel bayramlar yapılsın. Saatli Maarif Takvimi de bunları bir tamam belirtsin. Bayrağa sarılıp zincire vurulmuş bir genç kız "temsili Kılıçdaroğlu" tarafından kurtarılsın. Gece de fener alayları düzenlensin.
Sonuçta bu da Kemal...
***
Bilindiği gibi sosyaldemokratlar, hoş ve boş laflar etmeye bayılırlar.
"Demokrasi, özgürlük, katılım", şu bu, ardarda sıralarlar.
Sanki bunlar memlekette yoktur da bunlar gelince getireceklerdir.
Laf parlak olunca içini kimse kurcalamaz.Kimsenin itirazı da olmaz.
Bakınız, CHP genel başkan yardımcılarından biri (toplam kaç yardımcı var bunlarda yahu?), ticaret ve sanayi odalarına mektup yazmış.
Türkçe'ye tercüme edersek
"Tayyip Erdoğan'ı desteklemeyin" demek istiyor ama biz
"orijinal dilinde" okuyalım.
Demiş ki:
"Adalet olmazsa yatırım olmaz, üretim olmaz, iş olmaz, aş olmaz, refah olmaz."
Hadi eskilere gitmeyelim,
"herhalde Nazi Almanyası'nda, Sovyet Rusya'da adalet olduğu için müthiş bir kalkınma sağlamışlardı" demeyelim.
Fakat bari
Çin'e baksın. Hani Bülent Tanla Çin'e gitmişti de, masrafları mazur göstermek için, döndüğünde bir
"Çin tarzı kalkınma modeli raporu" yazıp CHP'ye sunmuştu...
Çin'de ne demokrasi var ne de özgürlük... Fakat bir tür adalet var tabii, örneğin Tien An Men meydanında özgürlük isteriz diye pankart açan gence ömür boyu hapis cezasını yapıştıran bir adalet anlayışı hakim.
Peki Türkiye'de yatırım, üretim, iş, aş, refah nasıl oluyor da oluyor on beş yıldır?
Ekonomik büyüme bu yılın daha ilk çeyreğinde yüzde 5 olmuş (Fransa aynı dönemde yüzde 0.5'i yakaladı diye Le Monde gazetesi bayram ediyor), ihracat yüzde 8 artmış, dış ticaret açığı yüzde 9 azalmış, güven endeksi tavan yapmış... Daha ilk üç ayda...
Madem adalet yok, nasıl oluyor da oluyor?