Köy Enstitüleri'nin yıldönümüymüş... Yetmiş yedi yıl... Atatürk öleli de yetmiş dokuz... Yani Atatürk'ün ölümünden iki yıl sonra kurulmuş.
Biz bu memlekette Köy Enstitüleri'nin Atatürk tarafından kurulduğunu, dahası Atatürk'ün cumhuriyetin en başında bunları kurarak "işe başladığını" sanan zavallı cahiller de gördük!
Kimisi ortalıkta politikacı ve lider, kimisi gazeteci diye dolaşıyor, kim olduklarını kolaylıkla tahmin edebilirsiniz.
Köy Enstitüleri köylüyü köyde tutmak, şehirlere göç etmesini önlemek, yani "sosyal hareketliliği bastırmak", köylüyü "kendi kendine yeter" hale getirmek ve aynı zamanda köylerde tek parti CHP'nin gözü ve kulağı olacak militanlar yetiştirmek amacıyla kurulmuştu.
Çocuklara birtakım el becerileri öğretiliyor yani "zenaatkârlık düzeyinde" meslek eğitimi veriliyor (KOBİ bile değil), -dülgerlik, marangozluk, duvarcılık, vb.-, bu arada mandolinle Mozart çaldırılıyor, bol bol beyaz kapaklı Maarif Klasikleri okutuluyordu.
Bürokrasinin "ilerleme"den anladığı buydu.
Bu programda "sanayileşme" ve köylüyü işçiye dönüştürme, en azından buna hazırlama yoktu, böyle bir gelişme öngörülmemişti. (Köylere traktör getirilmesi bile düşünülmüyordu, bunu ancak iktidar değişince Menderes başarabildi.)
Ahmaklar şimdi bile bunu "köylüyü aydınlatma" sanıyorlar.
Ve gene "zalim ağa devrimci öğretmeni baltaladı, köylüyü cahil bıraktı" edebiyatı...
Bu iddia günümüzde "halk cahil, kime oy vereceğini bilmiyor" safsatasıyla da örtüşmektedir.
Fakat bu kafa, şecaat arz ederken sirkatin söyler!
Bakın ne yazmış bir profesör, basında bir CHP amigosuna gönderdiği mektupta:
"Eğer bu okulların ışığı kesilmeseydi, seçim sonuçları da referandum sonuçları da böyle olamazdı."
Cahil halk bir eğitilse (bakanlık yayınlarından Sophokles okusa), oylarını CHP'ye yağdıracak!
Yani, çıkarının ezilmekte, horgörülmekte, itilmekte kakılmakta, aşağılanmakta, bürokrasiye kölelik etmekte olduğunu bilmiyor! Dertleri zevk edinmiş, jandarma dayağı seviyor. Hastane kapılarından geri çevirilmekten hoşlanıyor.
Haddi olmayarak hep liberal partileri iktidara getiriyor. Tepki gösteriyor.
Onu hayatında ilk defa uçağa bindirenleri, araba edinmesini, neredeyse bedava krediyle işini kurmasını, on bin lira peşinle ev sahibi olmasını sağlayanlar da onu kandırıyorlar...
Oysa Milli Şef rejimi iktidarda kalsaydı köylü ne güzel yerini ve haddini bilecek, köyünde oturup Mozart dinleyecek, hani canım belki tenis bile oynayacaktı...
Sanayi manayi de kör topal kalacaktı, ihracat kalemleri tütün, incir, kuru üzüm...
Evet ama bunun için önce savaşı Hitler'in kazanması gerekirdi hamşolar!
Köy Enstitüleri ancak ve ancak tek parti diktası altında, İnönü'nün "aydınlanmacı faşizmiyle" ayakta kalabilirlerdi.
Eh, yeni Milli Şef Kılıçdaroğlu zamanında da ne seçime benzer seçim olurdu ne de referandum tabii, bakın bunda haklısınız.