Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ENGİN ARDIÇ

Nazar etme senin de olur

Kaç kere söyledik, gene söyleyelim:
Yeni anayasada "gensoru" yok, muhalefetin hükümete zarar vermek amacıyla mecliste bastırması, sıkıştırması yok, hükümet "düşürmek" diye bir şey mümkün değil.
O kadar gereksiz ve hatta tehlikeli bir mekanizmadır ki o gensoru...
Çoğunluk iktidarı varsa zaten abestir, istediğin kadar gensoru ver, reddedilecektir. Meclisi boşa çalıştırmaktan, vakit kaybından başka bir şey değildir.
Haaa, koalisyon varsa, ya da iktidar güçlü değilse, bıçak sırtında duruyorsa her an "kötüye kullanılabilir", istikrarsızlığa, hükümet krizine, fetrete yol açabilir.
Yaşı tutanlar 1974-75 yıllarını, hükümet krizini, çözüm diye bulunmuş o garip ve "Hüda-yı nabit" başbakanı, gökten zembille inen Sadi Irmak'ı hatırlasınlar...
Daha da geriye gidip 1965 yılında Suat Hayri Ürgüplü adında bir başbakanımızın gelip geçmiş olduğunu da hatırlayabilirsiniz. (Hasan Saka'yı tanımayan Kılıçdaroğlu artık herhalde buna da "bilmiyorum" diyemez.)
Yaşı tutmayanlar da 1991 yılından 2002 yılına kadar "ortada kalan" ülke yönetimini gözden geçirebilirler. İyi mi olmuştu?
Bunu mu istersiniz, beş yıl boyunca devrilemeyecek güçlü bir hükümet mi?
İlle AKP hükümeti olsun demedik, Kılıçdaroğlu cumhurbaşkanlığını kazansın da CHP hükümeti olsun canım!
Razıyız. Yeter ki ülke yönetimi "muallakta" kalmasın.
Kazanma umudu olsaydı acaba muhalefet yeni sisteme gene de bu kadar şiddetle karşı çıkar mıydı?
Oysa göremedikleri şudur:
CHP'nin yeni sistemde az da olsa bir kazanma umudu mevcut olacaktır, oysa parlamenter sistemde hiç yoktur!
Çünkü yeni sistemde, CHP meclis çoğunluğunu öldür Allah kazanamaz ama "eskaza" cumhurbaşkanlığını kazanabilir. Yani hükümeti de kurabilir.
Kılıçdaroğlu demedik, daha tutarlı, daha "kalibreli", güvenilir bir lider, özellikle de "Tayyip Erdoğan sonrası", yani 2029'da falan...
O arada AKP bir "ikinci adam" çıkaramazsa...
Niçin olmasın? Bendeniz eski sisteme göre CHP için iktidar yılı olarak 2049'u öngörmüştüm ama bu beklentimi yirmi yıl öne çekebilirim yani...
Tabii halka lagaluganın ötesinde "birşeyler" vaat etmesi ve inandırıcı olması koşuluyla.
Eh, bunun da, AKP'nin gerçekleştirdiği ve gerçekleştirmeyi sürdüreceği atılımlardan "daha ileri" olması koşuluyla...
Herhalde, Kılıçdaroğlu'nun geçen seçim öncesi sallayıp da sonra bir kere daha aklına bile getirmediği, unutmaya çalıştığı palavrayla değil.
Hani şu, Orta Anadolu'nun bilinemeyen bir yöresinde, gökten zembille inecek yurt dışı doktoralı yirmi beş bin kişi eşliğinde, Çin'den mal getirtip paketleyip paketleyip Azerbaycan'a gönderecek "montaj sanayii kenti"...
Buna "proje" değil, dense dense "puroce" deniyor.
Bil de, "pilanını ve poroğramını" ona göre yap.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA