Adamda zerre kadar "hatalarından ders alma" ve "yanlışını düzeltme" yeteneği yok.
Tam tersine "palavralarına sımsıkı sarılma" gibi çok ilginç ve çarpık bir yetenek var.
Gene sallamış.
Eski sallamalarını yinelemiş.
Belki de "bu Engin Ardıç denilen herif aksini söylüyorsa benimki doğrudur" şeklinde yamuk bir akıl yürütüyor, kimbilir?
Ya da tenezzül buyurup yazılarımızı okumuyordur, canı sağolsun. Öyle büyük bir önderin, öyle mümtaz bir şahsiyetin karşısında biz kaç paralık yazarız?
Önce iktidar programını "Türkiye'nin her yanını okullarla donatırım" şeklinde açıklamış ki, kendisinden bundan daha geniş bir ufuk zaten beklemiyoruz.
İsmet Paşa zihniyeti alt tarafı...
Tipik CHP yaklaşımı...
("Fabrikalarla donatırım" diyemediler ve diyemiyorlar.) Sonra da "Mustafa Kemal'in önce Köy Enstitüleri'ni kurmakla işe başladığını" söylemiş.
Bu haltı geçenlerde ensesi kalın bir gazeteci de yemişti.
Eh, amigo yellenirse müşteri de yestehler!
Mustafa Kemal 1938'de ölmüş, ilk Köy Enstitüsü 1940'da kurulmuş.
Kim hangi işe nereden başlamış, siz karar verin.
Ama hazret sallıyor. Sallaması kimsenin de umurunda değil ama o yılmıyor. (Amigolardan biri, hazretin Karadeniz kasabalarında verdiği "Cumhuriyet Meydanı'nın ismi değiştirilmesin" temalı meydan nutuklarını kimsenin iplemediğini, bunun halkta heyecan uyandırmadığını itiraf etti.) Sonra bildik zırvalarından birini gene tekrarlamış:
"Eğer cumhuriyet olmasaydı Tunceli'nin kuş uçmaz kervan geçmez bir köyünde büyüyen ben de CHP Genel Başkanı olamazdım!" Yok yahu, biz senin "Fetö'nün Deniz Baykal kaseti" sayesinde ve CHP medyasının ittirmesiyle genel başkan olduğunu sanıyorduk...
Cumhuriyet olmasaydı elbette bir Cumhuriyet Halk Partisi de olmazdı, onun bir başkanı da.
Aristo mantığı, diyalektik mantık, asker mantığı, Kılıçdaroğlu mantığı... Okullarda okutunuz.
O arada iktidara da "rüşvet-i kelam" vermiş:
"Cumhuriyet olmasaydı, Toroslar'ın bir dağ köyünde büyüyen Ahmet Davutoğlu, Erzincan'ın bir köyünde büyüyen Binali Yıldırım başbakan olamazdı."
Peki, Kırcaali'nin Çepelce köyünde doğmuş, alt tarafı Selanik Postanesi'nin telgraf memuru Talat koca bir imparatorluğa nasıl sadrazam olmuş Kemal Beyciğim?
Selanikli memur çocuklarının aynı imparatorlukta general olabildikleri gibi...
Amigoların son günlerde Nutuk'u yeniden okuduğunu yazarak sana puan toplamaya çalışıyorlar, vakit bulursan otur da Osmanlı vezirlerinin kökenlerini araştır. Bak bakalım kim nerenin hangi köyünden kimin çocuğuymuş?