O zamanlar İstanbul'un nüfusu azdı, vatanseverler ancak Sultanahmet Meydanı'nı doldurabiliyorlardı... Yüz bin, iki yüz bin...
Bugün Yenikapı üç milyon, belki de beş milyon kişiye yetmeyecektir.
Sultanahmet'te toplanan yenik, bitkin bir halktı.
Yenikapı'da zafer kazanmış bir halk toplanacaktır.
Sultanahmet'te "gayrımüslim" yoktu, olamazdı. Onlar kendilerine "imparatorluk enkazından pay kapma" derdindeydiler.
Bugün de Yenikapı'ya "burjuva" gelmeyecektir. Onlar "Tayyip'in devrilememiş olmasının" gizli üzüntüsü içindedirler.
Sultanahmet Mitingi'ni yenilmiş İttihatçılar düzenlemişlerdi, bunu darbe girişimini ezen halk temsilcileri örgütlediler.
Gene de Yenikapı, Sultanahmet'i hatırlatıyor.
Bir direniş, bir başkaldırı, bir "şahlanma" gösterisi... Bir çığlık...
Üç hafta süren "demokrasi şampiyonasının" muhteşem "finali"...
Tarihe geçecektir. Kılıçdaroğlu'nun İzmir'de geçen gün alelacele düzenlediği miting karikatürüne "tarihi" diyen postalcı basın bakalım buna nasıl bir mazmun bulacaktır?
"Tek yürek" edebiyatı yapılıyor...
Kulağa hoş geliyor ama gerçekçi olalım:
Bu mitinge "beyazlar" katılmazlar.
"Ya yobazlar ırzımıza geçerlerse" diye korkarlar, yaşı geçmiş sosyete hanımlarının gizli fantezileri de böylece açığa çıkar (neydi o çarçur kitap, "Grinin Elli Tonu" muydu?)
Gerçekçi olalım: Bahçeli bu mitinge gönlüyle, ama Kılıçdaroğlu "kerhen" katılıyor.
"Erdoğan'a prim vermiş olurum" diye önce direndi, sonra CHP amigosu basın mensuplarının bastırmasıyla katılmak "zorunda kaldı"... Başka türlü, Kılıçdaroğlu'nu hiç kurtaramayacaklardı.
Şimdi bunu büyük bir marifet gibi pazarlıyorlar.
Hayırlı olsun, bakalım bu "tipik Kemal Bey tutarsızlığı ve yanardönerliği" partisine ne kadar yarayabilecektir?
Bugün halk bayrağını alsın ve Yenikapı'ya koşsun.
İstanbul burjuvası da korumalı sitesinin havuzuna girsin.
Bilgi Üniversitesi'nin bazı hokkabazları da doğruca Baltalimanı Tesisleri'ne, rakı içip homurdanmaya...
Ya da yurt dışına kapağı atma planları yapmaya...
Çünkü takke düşmedi havalandı uçtu, kel de cascavlak ortaya çıktı.