Dikkat ederseniz, darbeye karşı çıkan, direnen halktır. Halkın dibidir.
Tankın önüne yatanların, üstüne çıkanların arasında bir tek "burjuva" yoktur.
Burjuvazi ya Ege'de ya Akdeniz'de cup cup denize atlamaktadır, bir kısmı da yurt dışı gezisindedir (kimisi teknede, bazıları da "arkadan çekişli yiğitlerin kalesi" sayılan Mikonos'ta falan...) Tankın önüne yatanların, üstüne çıkanların arasında "aydın" da yoktur.
Burjuva, Tayyip Erdoğan'ın "sokaklara çıkın" çağrısına kılını bile kıpırdatmaz. Ölen gene gazeteci arkadaşımız olur.
Burjuva, minarelerden yükselen "sela"yı da hoş karşılamaz. En fazla, gece vakti korkar.
Beş vakit ezanı da hoş karşılamadığı gibi.
Aslına bakarsanız, ezanla sela arasındaki farkı bile bilmez.
Bu memlekette, "bu yıl hac mevsimi kurban bayramına denk geldi" yazanlar bile görülmüştür.
Bu memlekette, "zabitlikten matrut" bir Erdoğan düşmanının "ezan sesinden rahatsız oluyorum, bu ne iğrenç bir din" şeklinde yazı yazdığı bile görülmüştür!
"Beyaz Türk", darbenin bastırıldığını öğrenince, içinden, kendi kendisine bile itiraf edemediği bir "tüh be" çekmiştir...
Şimdi maşallah bütün muhalif basın demokrasi havarisi kesildi, ortalık hamasetten geçilmiyor.
Başka çareleri yoktur ki...
Fethullah'ın varakparesi bile "demokrasi kazandı" dedi, ibretlik bir sayıdır, saklanması gerekir.
Darbe başarılı olsaydı muhalif basında çıkacak "kuçukuçuluk" yazılarını tahmin edebiliyoruz. 1997'de, 1980'de, 1971'de görmüştük, yaşı tutanlar 1960'ta da görmüşlerdi.
Dış dünyaya "darbe bastırıldı ama Erdoğan maalesef duruyor" mealinde mesaj verenleri asla unutmayacağız.
Internet'te, psikopatların ruhlarının çöp tenekelerini döktükleri sanal ortamlarda "Tayyip yaptırmıştır" diyen manyakları da.