Olmayan anayasanın olması gereken özelliklerini suya yazmaya devam edelim, üç kişinin aklında kalırsa ne devlet...
İktidar, "komisyondan asla çıkmayacak anayasa" önerisinde, başkan seçimini "beş yılda bir" öngörüyor. Aynı kişi elbette ikinci bir beş yıl için de seçilebilecek.
Lakin, meclis seçimi dört yılda bir.
İkisi aynı zamanda, yanyana sandıklarda olsaydı sistemin "tıkanma tehlikesi" büyük ölçüde azalacaktı... Çok büyük bir ihtimalle başkan da meclis çoğunluğu da aynı partiden seçilirlerdi...
Fakat araya bir sene sokarsanız, başkanlığı bir partinin, meclisi başka bir partinin alma ihtimali artabilir.
(Öyle olmayacaktır tabii, görünür bir gelecekte hepsini AKP silip süpürecektir de, "hani farzeyleyelum" dedik.)
Başkanın yürütme kararlarıyla inatlaşacak bir "muhalif meclis" de onun elini kolunu bağlayabilir. Örneğin ortaya, Amerika'da olduğu gibi, bütçenin reddi yüzünden devletin "durması" gibi pis bir sonuç çıkabilir (buna "shutdown" demişlerdi, Amerikan devleti şalter indirmişti.)
İktidar partisi acaba bunları düşünmekte midir? Düşünseydi, önerisine "ince ayar" çekmezdi.
Komisyona sunduğu modeli geri çekip yeni bir öneri getirecekmiş: Buna göre, başkanın bazı kilit atamaları meclis onayına sunulacakmış!
Hangileri mi? İçişleri, milli savunma, adalet ve dışişleri bakanları, MİT müsteşarı, başsavcılar, emniyet müdürleri...
Daha neler! Geriye ne kaldı?
Bunun neresi başkanlık modeli? Başkanın tasarrufuna orman bakanlığını, gençlik ve spor bakanlığını mı bırakıyorsunuz?
Hani eskiden de asker önemli işlere, sivil hükümet sıradan işlere bakardı... Buna benzer bir yapıya mı döneceksiniz?
Buna başkanlık sistemi değil, "meclise teslim olmuş sembolik başkan" sistemi denir. Sembolik başkan yeterliyse 2007 öncesine dönelim, olsun bitsin. Hükümetin yarısını meclis kuracaksa, oldu olacak öbür yarısını da kuruversin, Kılıçdaroğlu da mutlu olsun.
Söylediğimiz gibi, başkan da meclis de aynı partiden olursa mesele yok, tartışma en fazla "Ahmet Bey yerine Mehmet Bey olsa daha iyi değil mi" düzeyinde kalır.
Ama başkanla zıtlaşacak bir meclis ona sittin sene iş yaptırmaz!
İktidar bu tavizi "muhalefetin önyargılarını yıkmak" amacıyla veriyor ama kendi ayağına kurşun sıkıyor.
Muhalefet akıllı olsa, bu teklifin üstüne balıklama atlar.
Ama öyle olmadığı için buna bile itiraz edecek, yanaşmayacaktır.
"Yaptırmayacağız" inadı nasıl olsa gözlerini karartmıştır bir kere...
Komisyon çalışmaları kaçınılmaz şekilde iki seksen yatınca, sonbaharda hazırlanacak olan "tek başına AKP taslağında" bu tür açıkların, gediklerin yer almamasını dileriz. Sonra başınız çok ağrıyabilir...