Söyleyecek sözü olmayan, üstelik seçimi asla kazanamayacağını da bilen muhalif politikacı ne yapar?
Gideceği tek yol olan kaçınılmaz zevzeklik, iktidara "laf yetiştirmekten" başlar, durduk yerde abuklamaya kadar gider. Rahmetli haminnem, susmasını bilmeyen, altta kalmaya da gelemeyen insanların bu tutumuna "lafa laf, cevaba cevap" derdi...
Anladınız siz onu, Devlet Bahçeli'ye ve Kemal Kılıçdaroğlu'na geleceğiz.
Bu iki hazretin başkanlık sistemine şiddetle karşı oldukları biliniyor. Aslında başkanlık sistemine değil, "Erdoğan'ın kazanmasına" karşılar tabii.
"Ne iyi olur, günün birinde biz kazanırız, sistem bize çalışır" diyemiyorlar. Hep AKP kazanacağı için istemiyorlar.
İşin matrağı, parlamenter sistemi istiyorlar ama onda da hep AKP kazanıyor!
Çaresizlik de onları ister istemez abuklamaya götürüyor: Sayın Bahçeli, "Türk milleti kutlu bağrından hiç çar, kayzer, duçe, führer, firavun çıkarmamıştır" demiş.
Evet, çıkara çıkara alt tarafı otuz altı padişah, bir ebedi şef, bir de milli şef çıkarmıştır.
İsterseniz "Başbuğ" (Almancası Führer) namıyla maruf Alparslan Türkeş'i bundan vareste tutabilirsiniz tabii. (Böyle kötü şeyleri Yunanlılar yaparlar, Mikene kralı Agamemnon İlyada Destanı'nda "anax androon" olarak geçer, erlerin başbuğu demek.)
"Başkumandan vekili" Enver'i, Cemal'i ve Talat'ı da saymadığınız gibi.
O zaman 1960, 1971 ve 1980 darbelerinde "temayüz eden şahsiyetleri" de saymayacaksınız...
Aziz Türk milleti kutlu bağrından 1999 yılında öyle bir üçlü koalisyon ve öyle kutlu bir başbakan yardımcısı çıkarmıştır ki, iki sene içinde ekonomiyi batırmış olmanın kutlu faturası bugün bile kendisine yol, su ve elektrik olarak değil, "öldür Allah yüzde 15'i geçemeyen kutlu oy oranı" olarak geri dönmektedir.
Ispanak tarlasına dibi delik kovayla su taşıyan diğer bir kutlu siyasetçimiz de, "böyle giderse halkın direnme hakkı ortaya çıkacaktır" demiş...
Nasıl yani, 1961 Anayasası'nın "dibaçesinde" belirtildiği gibi mi?
"Direnme hakkını kullanarak 27 Mayıs 1960 devrimini yapan Türk milleti..."
Demek ki o cuntayı da millet bağrından çıkarmış.
Hani şu, generallerin teğmenlere esas duruş göstermek zorunda kaldıkları demokratik cunta... Yoksa bu da milletin duygu ve düşüncelerini mi yansıtıyordu?
Halkın direnme hakkını bu sefer nasıl kullanmasını önerirsiniz Kemal Bey?
Hani şu DP'yi o zamanlar üstüste üç seçimde iktidara getiren, şimdilerde de AKP'yi üstüste üç seçimde iktidara getiren ve bütün göstergelere göre dördüncüsünde de getirecek ve sonra da manyaklaşıp, dönüp "kendi iradesine karşı" direnme hakkını kullanacak olan halk... Ne yapsın? Polise taş mı atsın, yoksa cunta mı kursun?
Lafı ortaya sıkıp kaçmak yok Kemal Bey, madem abukladın arkasını getir. Ne önerdiğini söyle ki fezlekenin arkasından da ağır ceza mahkemesi gelsin.