Bugün hükümeti toplayacak olan kişi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan değil de Cumhurbaşkanı Ekmeleddin İhsanoğlu olsaydı... (Beş ay önce böyle bir adam vardı, hatırladınız mı?)
Gülmek isterseniz onun yerine Cumhurbaşkanı Selahattin Demirtaş'ı da düşünebilirsiniz yani, karikatür niyetine...
İtiraz edecek miydik? Hayır. "Ne hakkın var?" diye terbiyesizleşecek miydik? Hayır. "Anayasa'da yeri yok" diye yalan mı yazacaktık? Hayır.
Hele hele anlı şanlı muhalif yazarlar vık vık edecekler miydi? Asla.
Bütün mesele "Tayyip'e gıcıklık" çabasına geliyor dayanıyor.
Başkanlık sistemine karşı çıkıyorlar ama "eski usul Fransız zagonuna" yani parlamenter sisteme bayıldıklarından değil, "hep Tayyip kazanır" korkusuyla karşı çıkıyorlar.
Fransız sosyaldemokratı karşı çıkmıyor ama... De Gaulle'ün kurduğu yarıbaşkanlık sisteminde bir sağcı Sarkozy gidiyor, bir tatlı su solcusu Hollande geliyor. Mitterand başkan seçildi- ğinde de Fransız solunda sisteme karşı çıkmak hiçkimsenin aklına gelmemişti.
Türkiye'de hiçbir muhalif, "fena mı, günün birinde biz kazanırız, o zaman başkanlık sistemi bize çalışır" diyemiyor. Dillendirebildikleri, "bu hep böyle gidecek değil ya canım, günün birinde bunlar ölürler" gibi çirkin beklentiler...
Seçimden sonra CHP içinde büyük bir fırtına kopacak, Kılıçdaroğlu devrilecek, partinin başına Murat Karayalçın geçecek. Biz de bu sefer onunla kırkılacağız.
Ama hiçbir zaman "Cumhurbaşkanı Karayalçın hükümete karışamaz" demek aklımıza gelmeyecek.
Olamayacağı için, bir, bugünün bazı muhalif gazetecileri gibi hokkabaz olmadığımız için, iki.