Arjantin'de bir mahkeme, 29 yıldır Buenos Aires Hayvanat Bahçesi'nde yaşayan Sandra isimli bir orangutanın "insanlarla aynı özgürlük haklarını kullanabilmesine" karar vermiş.
Yani, gözünüz aydın, Sandra yakında çıkıyor!
Mahkeme, Sandra'yı "insan olmayan bir birey" olarak nitelemiş.
Hayvan Hakları Avukatlar Birliği diye bir örgüt varmış o ülkede, bir açıklama yaparak "kararın diğer hayvanlar için de örnek teşkil edeceğini" bildirmiş.
Orangutanlar, şempanzeler ve bonobolar (onlar da kim yahu?), insanın en yakın akrabaları olarak niteleniyorlar. Orangutan ve insanın DNA'ları yüzde 97 oranında ortak!
Fakat kararın, bize hiç benzemeyen diğer hayvanları da kapsaması isteniyor. (Timsah, sırtlan, akbaba, leş kargası, kurt, çakal, tilki, ayı, eşek, katır, öküz gibi bazı hayvanların bazı nitelikleri bizimkileri fena halde andırıyor, herhalde bu gerekçeyle...)
New York'ta da buna benzer bir dava açılmış, sonucu bekleniyormuş.
Onu orangutanlar değil, şempanzeler açmışlar.
Bakalım Amerikan Yüksek Mahkemesi bu konuda ne diyecek? Hani şu, şiddete başvurmamak şartıyla "satanizmi" de diğer dinler gibi bir din olarak kabul eden mahkeme...
Arjantin mahkemesinin bu kararını Birleşmiş Milletler falan da benimserse, dünyanın bütün hayvanat bahçelerinin boşaltılması gerekecektir.
Bir kısmı doğal ortamlarına iade edilecek, geri kalanı belki de politikaya atılır.
Muhalif basından bir meslekdaşımız dün bu konuya eğildi. New York mahkemesinin dava dilekçesini okumuş. Hatta özetlemiş.
Bu dilekçenin "öyle Ergenekon ya da Balyoz davalarının iddianameleri gibi eften püften veya fabrikasyon olmadığını" belirtmiş.
Dilekçeyi "dört şempanzenin, tutuklu bulundukları hayvanat bahçesinden salıverilmeleri için hazırladıklarını" söylüyor.
Yanlış mı okudum diye bir daha baktım, hayır, aynen böyle yazmış.
Hatta, benim gibi ağır anlayışlılar için altını da kalın kalın çizmiş: "Dikkat edin, burada bir incelik var... Davayı maymunlar adına insanlar açmıyor... Bizzat kendileri açıyor ve onlar adına avukatları takip ediyor!"
Bu kadar marifetli şempanzelerin hayvanat bahçelerinde tutuklu yatmaları gerçekten de çok büyük haksızlık.
Türkiye'ye getirip muhalif basında işe koyalım.
Belki aralarında köşe yazarlığı yapacak hatta genel yayın müdürlüğüne kadar yükselecekler bile çıkabilir.
Şarapçılık da öğrenirler, damak tatları Cabernet Sauvignon ile Merlot arasındaki farkı anlayacak kadar gelişir. Belki müzik zevkleri de Ahmet Kaya'ya küfür edip yüreğine indirecek kadar ileri gider.
Fakat bu sefer de koltuk kavgaları, ayak oyunları başlar. Yalan haber, iftira, sermaye şakşakçılığı, ayaklanma kışkırtmacılığı, darbe çığırtkanlığı alır yürür. Kumpaslar, dalavereler, parti başkanı devirmeler, parti başına adam parlatmalar, zayıf koalisyonlar kurdurup iş bağlamalar falan ortaya çıkar.
Belki bazıları da önce her türlü rezilliği edip sonra paçaları sıkışınca "basın özgürlüğü" diye tuttururlar, imza bile toplarlar.
Fakat Arjantin mahkemesinin deyimiyle "insan olmayan birey" çoktur bizim muhalif basında... Ayrıca maymun getirtmeye gerek yok.
