İyi kötü herhangi bir alanda "temayüz" etmiş ve yaşı da geçmiş herkese "çınar" diyorlar... Bu bir Babıali zevzekliğidir. Şimdilerde "Internet gazeteciliğinin" merak uyandırıp tıklanma sayısını arttırmak için bulduğu yeni bir zevzeklik gibi: Ünlü sanatçı!
Ünlü sanatçı hayatını kaybetti... Tıklayıp bakıyorsun, beşinci sınıf bir Brezilya dizisinde figüranlık eden Antonio sizlere ömür... Yeşilçam figüranları da yerli çınarlar tabii.
Geçen gün bir çınar daha devrilmiş. Yok, Talat Sait Halman değil, Rasih Nuri İleri.
Yaşı doksan dört ya, ulu çınar. Köknar, ladin ya da selvi kurtarmıyor. Çınar olacak.
Rasih Nuri, 1942 yılından beri Türkiye Komünist Partisi üyesiymiş. Bu yüzden de büyük adam.
Komünizm tarihe karışmış, bir ara ülkemize gelen SSCB Komünist Partisi eski birinci sekreteri Mihayıl Gorbaçov aleyhte gösterilerle karşılaşınca şaşırıp "Türkiye'de hâlâ komünistler mi var?" diye sormuş, merhum hiç tınmamış.
1962 yılında Türkiye İşçi Partisi'ne "eski tüfek kontenjanından" girmiş, 1967'de kovulmuş. Hiçbir komünist bunu sorgulamıyor.
Rasih Nuri hemen ertesi yıl Milli Demokratik Devrim derneğinin kurucusu... Mihri Belli'yle birlikte... Bunlar, TİP'e ters düşen ve Türkiye'de sosyalizmden önce "milli burjuva devrimi" yapmayı düşünen tuhaf adamlar... Sol Kemalist sandıkları ordudan, "asker-sivil aydınlardan" medet umanlar...
Önce bir burjuva devrimi yapacaklar, sonra da milli burjuvazi (enayi olduğu için) iktidarı kendiliğinden bunlara devredecek...
Deniz Gezmiş'in de başını böyle yediler, Sinan'ın da, Hüseyin'in de, Yusuf'un da, Mahir'in de, Ulaş'ın da, İbrahim'in de...
Hiçbir komünist bunu sorgulamıyor.
Türk sosyalist hareketini bölmenin, yolundan saptırmanın, gelişmesini engellemenin, Türk sosyalist hareketinin içine etmenin hesabını hiçkimse vermeye yanaşmıyor. Hangi "üst aklın" ekmeğine yağ sürdüklerinin, önce 1971'de sonra da 1980'de faşizme nasıl çanak tuttuklarının bugün bile farkında değiller. Mazlumluğa alıştılar. Yakınmayı seviyorlar. "Tüh, ne güzel devrim yapacaktık, tutturamadık" havasındalar.
Ulu çınar devrildi ha? Bütün orman devrilmiş, yanmış bitmiş kül olmuş, farkında değiller!
Merhum, doksan dört yıllık upuzun hayatının hiçbir noktasında durup da "biz neyi nerede yanlış yaptık" diye düşünmeyen, sonra da "boşuna mı çiğnedik biz bu yolları" diye ağlama kitapları yazan takımdan. Bunlar, Reşat Nuri'nin Damga romanında bir başka bağlamda söylediği gibi "hayatını bir vehme kurban etmiş" koca bebekler...
Türkiye Komünist Partisi, son seçimde 49 milyon seçmenden 61 bininin oyunu aldı. Oy oranı yüzde 0.14 oldu... Yüzde 1 oy alsalar çok sevineceklerdi, "biz de varız" diyeceklerdi, binde bir buçukta kaldılar.
Başları sağ olsun... Yok, Rasih Nuri öldüğü için değil, kendi yüzyılları, yirminci yüzyıl öldüğü için. Çeyrek asır gecikmeli bir başsağlığı oldu bu, çünkü yirminci yüzyıl 1991'de ölmüştü.
Ben söylemiyorum, kendi hocaları Eric Hobsbawm söylüyor.