Efendim bendeniz son zamanlarda arkeolojiye merak sardım. Maaşın yarısını toka edip koca koca kitaplar getirttim, harıl harıl okuyorum. Bayağı da ilerledim sayılır, kazılarda "stratigrafi" yöntemiyle son yılların eğilimi "prosessüalizm" arasındaki farkları inceliyorum. Schliemann Troya'yı nasıl kırmış dökmüş, daha sonra Dörpfeld nasıl kazmış, Blegen nasıl kazmış, Korfmann nasıl kazmış, bunlara bakıyorum.
Vallahi, postalcı basın tarafından "profesör" diye pazarlanan oysa fahri olmayan bir doktoracığı bile bulunmayan Muazzez İlmiye Çığ'ın eserlerini bile okudum. (Muazzez Hanım "yalnızca araştırma görevlisiydim" diye kendisi söylüyor ama Mina Urgan ile Türkan Saylan'ın ölümlerinden sonra "yeni bir Atatürk rahibesi" yaratmak isteyen postalcı basın onu ille de profesör yapmakta kararlı!...)
Muazzez Hanım yüz yaşında, Arşidük Ferdinand'ın öldürülmesinden bir hafta önce doğmuş. Yüz bir yaşından da üç ay almış bulunuyor... Allah daha da uzun ömür versin...
Sümerler'in Türk olduklarını iddia ediyor. Otuzlu yılların "tipik" eğilimidir.
Oysa dünyanın en büyük Sümerolog'u kabul edilen Profesör Kramer, "olması ihtimal dışı değil" deyip geçmiş.
Bugünün anlamıyla Türk oldukları söylenemez ama Sümerce ve Türkçe "ortak bir atadan", Asya içlerinde varolmuş bir "proto Ural-Altay" dilinden inmiş olabilirler... Hani bütün Batı dillerinin de (Baskça hariç), Ukrayna steplerinde konuşulmuş ortak bir atadan, bir "proto Hint-Avrupa dilinden" geldikleri gibi... Fakat neresinden bakarsanız, bunlar milattan önce on bin ila beş bin yıllarının işleri.
Otuzlu ve kırklı yıllarda, "faşist bürokrat kültürünün" kalesi Ankara Dil-Tarih bu işin suyunu çıkarmıştı...
Türkler Orta Asya'dan çıkıp bütün dünyaya yayılmışlardı, demek ki herkes ve herşey Türk'tü! Böylece ortaya, dünya bilim çevrelerini bir taraflarıyla güldüren "Eti Türkleri, Akat Türkleri" gibi ucubeler çıktı.
Bir Hint-Avrupa dili konuşan Hititler'e Türk demek, "Dil-Tarih'ten aldığım maaş bana haram olsun" demekti.
Arkeoloji çalışıyorum ya, bir tek örnek vereyim: "Waatar", Hititçe'de "su" demek. Kapalıçarşı İngilizcesi ya da Almancası bile bilenler, bunu "water" ve "Wasser" kelimeleriyle karşılaştırabilirler...
Akatça ve onun kuzey diyalekti olan Asurca, semitik dillerin atası, İbranice ve Arapça'nın babasıdır. Hem Akat, hem Asur, hem de Arap dillerinde "la" hayır demektir, İbranice "lo"... Böylece, İstanbul'un Akatlar Türkleri semtinde oturanlar, hemen yakındaki Etiler Türkleri barlarına gittiklerinde gönül rahatlığıyla "bana bir viski ama la waatar" diyebilirler, garson da Türk değil mi, anlaması gerekir.
Öyle ya, Mikene kentinin kralı Agamemnon da aslında "ağa memnun" değil mi? Homeros ona "anax andron" diyor, oysa "erlerin başbuğu" demesi gerekirdi. Ege köylüsü Homeros utanmadan Rumca konuşuyor, vatandaş Türkçe konuş!
Hani vallahi, Niagara Çağlayanı'nı da Türkler bulup ona "Ne Yaygara" adını vermiş olabilirler. Karadenizli kardeşlerimizin de Carolina eyaletini kurdukları, bunun daha sonra "Kuzey Kara Lahana" ve "Güney Kara Lahana" olarak ikiye ayrıldığı söyleniyor.
Arkadaş çevresinde "arslan yürekli" lakabıyla tanınan Reşat da İngiltere'ye kaçak işçi olarak gitmiş, şövalyelerin devam ettikleri kahvelere takılarak onları okeyde yenmiş ve aristokratların sevgisini kazanarak İngiltere'ye kral olmuş!
Kimileri de yüz yaşını geçmiş bir kadıncağızı televizyonlara çıkarıp "Atatürkçülük" yaptırıyorlar ve bununla CHP'ye oy toplayacaklarını sanıyorlar.