Çok bozuluyorlar, niçin milli bayramlar eskisi gibi kutlanmıyormuş?
Bozulan, ulusalcı basın. Cevap da ceplerinde tabii: Tayyip yapıyor!
"Atatürk'le yüzleşme cesaretine sahip olmadıkları için" diye de bir formül uydurmuşlar.
Demek ki Atatürk bu bayram kutlamalarını yakından izliyor, her akşam kalkıp Anıtkabir'in ziyaret defterini dikkatle okuduğu gibi de, onun çakmak çakmak gözlerine bakamıyorlar...
Oysa her milli bayramda "malum zevat" Anıtkabir'in yolunu muntazaman tutuyor, Ankara çiçekçileri de azıcık daha para kazanıyorlar. Ortada hiçbir ihmal, hiçbir kusur, hiçbir falso yok.
Ne yapacaklardı politikacılar, "ay çok sevinçliyiz, yerimizde duramıyoruz" diye şakkada şukkada bir de göbek mi atacaklardı?
Çelenk koyuyorlar, saygı duruşunda bulunuyorlar, deftere basmakalıp birşeyler çiziktiriyorlar, "çokbilmiş" bazı çocukları koltuklarına oturtup sözde görüşlerini alarak abes bir geleneği sürdürüyorlar ya işte, daha ne yapacaklardı? Zil takıp oynayacaklar mıydı?
Haaa, soru yanlış. Doğru soru "halkta niçin coşku yok" olmalıydı.
18 Haziran 1815 Waterloo Meydan Muharebesi'nin yıldönümlerinde İngiliz halkında niçin coşku yoksa, ondan. (Oranlarsak, bizim zaferlerimizden çok daha büyük ve parlak bir zaferdir, on sekizinci yüzyılı bitirip on dokuzuncu yüzyılı başlatmış ve İngiliz İmparatorluğu'nun taa 1945'e kadar sürecek dünya hegemonyasını sağlamıştır. Belki bir tek bizim İstanbul'u almamızla kıyaslanabilir.)
11 Kasım "mütareke bayramında", 1918 mütarekesinin yıldönümlerinde, Fransızlar niçin kafa dinlemeye banliyödeki evlerine kaçmaya bakıyorlarsa, ondan. (Hitler Almanyası'nı da yendikleri çok daha önemli 8 Mayıs'larda bile tepinmiyorlar, çoğu bu tarihi hatırlamıyor bile.)
Çünkü üzerinden çok zaman geçmiş.
Bizim milli bayramlarımız 1919, 1920, 1922 yıllarının olaylarını anmak için.
Neresinden bakarsan bak, doksan beş yıllık başarılar.
Bir görüşe göre üç kuşak, bir görüşe göre dokuz kuşak öncesi...
Dolayısıyla, 23 Temmuz 1908 Hürriyet Bayramı ne kadar coşku uyandırıyorsa, artık bunlar da pek farklı değil.
Kaldı ki, çocuk bayramında yetmişlik ihtiyar, gençlik bayramında seksenlik teyze niçin zıplasın?
Elinizi vicdanınıza koyunuz ve Atatürk'ün mavi gözlerine bakar gibi benim kara gözlerime bakarak doğruyu söyleyiniz: Hanginiz, bir 23 Nisan sabahı, bir 19 Mayıs sabahı, bir 30 Ağustos sabahı, yatağınızdan "içiniz kıpır kıpır, mutlu bir telaş, tatlı bir heyecanla" kalktınız?
Kaçınız stadyuma koşup o Hitler ve Stalin tarzı spor gösterilerini bağır çağır izlemeye oturdunuz? Pek pek televizyondan baktınız, bir süre sonra sıkılıp kanal değiştirdiniz. Tatili fırsat bilip kiminiz evde "kebap" yaptı, kiminiz dışarıda mangal...
Bakınız 27 Mayıs yaklaşıyor, bütün faşistleri Taksim'e bekleriz. Üstelik ertesi gün de, bu kez başarılı olamamış bir başka darbe girişiminin, küçük burjuvaların 2013 Ayaklanma Bayramı'nın birinci yıldönümü.
Polisten bir temiz sopa yesinler de ferahlasınlar!