Liberal geçinenlerin entel gazetesi (ve de aynı kaptan su içen birtakım üniversite hocaları) bir süredir belli bir konuyu zihinlere işlemeye çalışıyorlar: Hükümet devletle anlaştı!
Devleti yöneten adamların devletle "anlaşmış" oldukları iddiası mizah konusu bile teşkil edemez, gülmeye bile değmez.
Söylemek istedikleri şu: Hükümet orduyla iyi geçiniyor, bu da en büyük günah!
Buna kanıt olarak da yeni çıkacak kanunu gösteriyorlar, o başbakan var ya o başbakan, "Nurcular'ı temizlemek için faşistlerle işbirliği yapacakmış", hepsini salıverecekmiş.
Zaten onlara sorarsanız, şu üzerine sekiz yüz kadar yazı yazdıkları Uludere olayında bile bu işbirliği kurulmuştu, hatta "paşasının başbakanı" diye manşet bile atmışlardı. (İyice kızdıkları zaman da "konuşma lan başbakan" gibilerden edepsizleşiyorlar, sonra da "başbakan bizi mahkemeye verdi, bu ne cüret" diye bir de katlamasını yapıyorlardı.)
Amaçları, tıpkı Hocaefendi'nin orduya sızmak istemesi gibi, ordunun iyice yıpratılmasıdır.
Eh o zaman belki susmuş olan silahlar yeniden konuşmaya başlarlar, "Kandil" de yeni bir saldırıya geçer ve Kürt bağımsızlığı sağlanır! (Apo gider Cemo gelir.)
Fakat şimdi ya üzülecekler, ya da zeytinyağı gibi üste çıkıp görmezden gelecekler. Çünkü Adalet Bakanı Bekir Bozdağ açıkladı: Bu ay içinde yasalaşıp yürürlüğe girecek olan tasarıya göre, "KCK sanıkları serbest kalacaklar ama Ergenekon ve Balyoz sanıkları çıkamayacaklar!"
Adalet Bakanı, "tutuklamanın başladığı tarihten mahkûmiyet kararı verilene kadar geçen süreye tutukluluk denir" diyor.
Elbette. Akıl ve mantık da bunu söyler. Bir kere hüküm giyince, artık tutuklu değil, hükümlüsün.
Karar elbette Yargıtay'a gider, onaylanır ya da bozulur, fakat hüküm giydiğin tarihten temyizin son kararına kadar geçen sürede sana tutuklu denilemez!
Dolayısıyla, ben çok yattım deyip çıkamazsın hemşerim.
Konu basın tarafından bulandırıldığı için hemen her hükümlüde bir "acaba yırtar mıyız" beklentisi başladı. Mapus damında af beklemek nasıl bir manevi işkencedir, bilen bilir. Bu da ona benzedi.
Sonuçta ne olacak? Hüküm giymiş sanıklar içeride Yargıtay'ı bekleyecekler (Balbay ve Haberal milletvekili seçildikleri için sıyırdılar, seçilemeyen Özkan için hiçbir umut yok), "meşkuk" delillerle hayatı karartılmış olan "henüz tutuklular" ise bir nefes alacaklar...
Şunu da unutmayınız: Tahliye edilmek, beraat etmek değildir! Çünkü muhalif basın tarafından öyle de bir hava yaratılıyor, adam uzun tutuklu kaldığı için geçici olarak bırakılınca sütten çıkmış ak kaşık muamelesi yapılıyor!
Ezcümle, başbakan, iddia edildiği gibi "faşistleri affetmiş" değil.
Kaldı ki Ergenekon bekliyor ama Balyoz davasında Yargıtay kararı da (onama) çıkalı dört ay geçmiş, iş hem alt mahkemede hem üst mahkemede bitmiş, daha ne tutukluluğu, ne süresi, ne çıkması hemşerim?
Sözde liberallerin sevinmeleri gerekmez mi? Hayır, "devletin başbakanı devletle iyi geçiniyor, bu ne rezalet" diye saçmalamak daha kolay.