Kadir Topbaş, yeni Taksim projesini açıklamış. (Bu konuda Sarıgül ne diyor? "Allah size beni göndermiş, daha ne istiyorsunuz?" diyor. Seçimi kaybettiği gün de "Allah çarptı" diyecek herhalde.)
Yeni Taksim'de topçu kışlası falan yok tabii.
Ağaç isteyenleri memnun etmek için daha fazla ağaç var.
Bedrettin Dalan'ın yokettiği, Tarlabaşı girişindeki eski bina blokunun "mevkiine" ikinci bir park daha yapılıyor. İnönü Gezisi kadar büyük değil ama gene de ağaçlı bir yeşil alan.
Gençlere not: Daha da eskiden onun da önünde bir blok daha vardı, ünlü Kristal Gazinosu falan... Bunlar çirkin bloklardı, yani kayıp değildir.
Küçük burjuvaları mutlu etmek için AKM'nin önüne doğru da bir miktar ağaç dikeceklermiş.
Meydan gene trafiğe kapalı tabii, trafik yeraltı geçitlerinden.
Bütün bunlar topçu kışlasıyla "birlikte" de yapılabilirdi, üstelik kışlanın orta avlusu da (eski futbol stadının olduğu boşluk) ağaçlandırılacaktı... Ağaç ve kışla birbirine zıt ve birbirini ortadan kaldıran (mutually exclusive) kavramlar değildi. Ama muhalif basın ve ayaklanmacılar böyle sanılmasını sağladılar.
İstanbul Belediyesi'nin hatası, ilk projenin medyaya gösterilen maketini yapan mimara "şu meydanın ortasına biraz daha ağaç koy" dememek oldu.
Makette eksik olunca, muhalif basına da "ağaçları yokediyorlar" şeklinde yaygara koparma fırsatı verilmiş oluyordu.
Maket akıllıca yapılsa, "ağaçları azaltmıyoruz, tam tersine arttırıyoruz" sözü daha rahatlıkla söylenebilecekti.
Bu arada o binanın gene kışla olacağını sananlar da çıkmadı değil.
İçinde bir İstanbul Müzesi'nin de yer alacağı, hem sinemalar, kafeler ve lokantalar, hem de alışveriş merkezi bulunacak "çakma kışlanın" kimseye zararı yok, faydası vardı ama gözler kararmıştı bir kere...
Nasıl halkın yarıdan fazlasının oy verdiği iktidara "siz gidin, halk iktidarı kurulsun" diyen gerzekler varsa, "benim emekçi halkım yiyecek bir lokma kuru ekmek bulamıyor, alışveriş merkezine ihtiyacı yok" diyen salaklar da vardı...
Fakat boşuna konuşuyoruz, çünkü asilerin kendilerinin de ifade ettiklerine göre "ağaç mağaç bahaneydi"...
Şimdi Taksim'in dört yanı ağaca keseceğine göre, yeni bir ayaklanma için nasıl bir bahane bulacaklar?
Belki de yeni bir ayaklanmaya gerek kalmamıştır.
Çünkü görüldü: Küçük burjuva gençlerinin isyanı, 1960 yılında olduğu gibi darbeyi tetiklemiyor. En fazla, Avrupa'da hükümete düşmanlık yaratmaya yarıyor.
Ya da darbeyi Kemalistler değil şeriatçılar yapmaya kalkıyorlar ki, küçük burjuva açısından o daha kötü...
Mustafa Sarıgül'e de tavsiyemiz: Şu Taksim konusunda sen de iki çift laf et ki amigoluğunu yapan basın yazacak iki somut şey bulsun!
"Ağaçlar az tutulmuş" de mesela, "tramvay niçin anıtın çevresinden dolanıyor da Elmadağ'a kadar gidip dönmüyor" de, "fıskiyeli havuz da isterim" diye tuttur, salla işte birşeyler...
Amigolarına ekmek vermek zorundasın. Kabuklu fıstık atmak yasaktır.