Bakın bir okuyucu mektubu daha, gene İstanbul sermayesinin gazetesinde, gene o adam yayınlamış:
"Belediyeleri AKP'den temizlemenin tek formülü: CHP Ankara'da aday göstermeyecek ve MHP'nin adayını destekleyecek, MHP de İstanbul'da aday çıkarmayıp CHP'nin adayına destek verecek. Eğer bu yöntem kullanılırsa Ankara ve İstanbul işgalden kurtarılır."
İmdi... "Temizleme" ve "işgal" kelimelerine dikkat isterim.
Bu mektubu yazan okuyucu vatandaş CHP'li ya da MHP'li olabilir, anayasal hakkıdır.
Bu iki parti arasında seçim ittifakı da önerebilir, bu da siyasal hakkıdır.
Parti yönetimleri bu öneriyi iplerler ya da iplemezler, onların bileceği iştir.
Lakin... Bu vatandaş birçok yeminli iktidar düşmanının hislerine tercüman olup İstanbul ve Ankara belediyelerini "işgal altında" olarak görüyorsa ve bir "temizlikten" sözediyorsa, işin rengi değişir.
Sözkonusu belediyeler serbest seçimle, o şehirlerde yaşayanların oy çoğunluğuyla meşru yoldan seçilmişlerdir. Bunu işgal olarak gören kafayla "halk plajlara hücum etti, vatandaş denize giremiyor" diyen kafa arasında hiçbir fark yoktur.
Bu kafa, mektubun ilerleyen satırlarında "işbirliğine yanaşmazlarsa CHP ve MHP'nin Büyük Ortadoğu Projesi'nde gizlice AKP'yi destekleyen, BOP'un hizmetine girmiş oldukları iddiasının doğruluğundan da emin olacağız" diye de saçmalamış... Dolayısıyla kendisini ciddiye alıp daha fazla üstünde durmaya da gerek yok. Rengi de çapı da belli.
Ama mektubun "yayınlanmasıdır" ilginç olan.
Bunu yayınlamak, bir duruştur. Bunu yayınlamak, taraf olmaktır. Bunu yayınlamak, niyet belli etmektir.
Olabilir, bu da mubah.
Mubah olmayan, bir yandan ona buna "yandaş" diye saydırırken, bir yandan Sayın Aydın Doğan'ın daha dün yumurtladığı "biz tarafsız ve bağımsız yayıncılık yapıyoruz" numarasıyla taraf tutmak.
Hani, "yazıyı 16 bin yıl önce Türkler icat etti" yazan ve yeri çöp tenekesi olan bir okuyucu mektubunu yayınlamanın da bir "gazetecilik rezaleti" sayılması gerektiği gibi...
Sonra da kalkmış, muhalif basından bir hanım bizi "niyet okumaya çalışmakla" suçluyor...
Her türlü belaltı vuruş sizde, her türlü taraflılık sizde, her türlü provokasyon, her türlü yalan haber, düzmece anket sizde... Kılıçdaroğlu yaratmak da sizde, Sarıgül pazarlamak da, Ergenekon aklamak da, darbeci pohpohlamak da, postal yalamak da...
Niyetinizi her fırsatta o kadar hınzırca ortaya koyacaksınız, biz de her attığınız adımda ister istemez bir niyet aramak zorunda kalınca dönüp bir de bozuk çalacaksınız...
Örnek mi istiyorsunuz hanımefendi? Sarıgül'ün salladığı "CHP'ye iktidar yolu açıldı" cümlesini tırnak içine almadan sayfa manşetine çekmek, yani kanıtlanmış bir gerçek gibi vermek, bir niyet belirtisidir! "Sizinkiler" dün bunu da yaptılar. Eleştiriniz bakalım.
Demem şu ki, siz niyet çektirirseniz bir çeken bulunur hanımcığım. Raconunu kesmek de sizin haddiniz değildir, ağababanız gelsin.