Eskiden alay konusuydu... Paris ve Londra'daki gibi büyük şehirlerin "mufassal" metro planları yayınlanır, altına da bizim İstanbul'un kıytırık Tünel-Karaköy "füniküler" hattı konur ve dalga geçilirdi...
Batılılar değil, biz kendi kendimizle dalga geçerdik.
Sonra, İstanbul metrosu çok geç de olsa yapılmaya başlanınca, bu sefer de "sızlanmak" için başka yollar bulduk: Her yer kazılıyor, üstümüz başımız toz toprak oluyor, trafik tıkanıyor, yerin altındaki tarihi eserler gümbürtüye gidiyordu!
Tıpkı doğal gaz kazılarına küfür edenlerin şimdi doğal gazı fıs fıs kullandıkları gibi, hele bir metro yapılsın arslanlar gibi binecektik ama.
Harcanan paralar da cabası... İSKİ müteahhitlerinden "tamamen gönüllü" olarak alınan paralar partiye aktarılmıyor, cebe de atılmıyor, halkın parası inşaata gidiyordu! (Yaşı otuzun altında olanlar, CHP'nin İstanbul'da bu belediye seçimini de neden kaybedeceğini hiç anlamayacaklardır. Yaşlı amigolar da domuz gibi anlayacaklar ama ses etmeyeceklerdir.)
Şimdi de çamur atmak için yeni yollar aranıyor.
"Her yerde metro, her yere metro" sloganını İstanbul belediyesi "Taksim çocuklarından" araklamış!
Merdiven boyama saçmalığına "sahiplenme" yoluyla set çekip ortalığı yatıştırınca alkışlıyorlar, aferin, belediye imana gelmiş, eylemcilerin istediğini yapar olmuş...
Ama öteki olumlu yönde etkilenme değil araklama oluyormuş.
İktidar partisinin "paket" açarken "her yerde demokrasi, her yere demokrasi" sloganını atmasını öneriyorum, bakalım malum basının zibidileri o zaman nasıl bir kulp bulurlar?
Şimdilik şunu bulmuşlar: Metro yapmak marifet değilmiş, belediye dediğinin işi "zaten" metro yapmakmış, marifet yerin altındaki tarihi eserleri ihya etmekmiş...
Üstelik bu bir seçim yatırımıymış... Ayıp değil miymiş?
Türkiye'de "eseriyle" oy istemek fevkalade ayıp, "vaatle" oy istemek meşrudur.
Örneğin "Özal'ın bilmemnesiyle İnönü'nün bilmemnesini birleştireceğim" diye saçmalayan adamı desteklemek, o adam "bizim patronun adamı" olduğu için doğaldır. Şimdiki belediyenin yaptığı bütün işler onun zaten yapması gereken küçük işlerdir, bunlarla övünmek propagandadır.
2019 yılının metro planına, bunun "projeksiyonuna" baktım, iktidar yalakası, Mehmet Barlas'ın kankası, SABAH gazetesinde yazacak kadar yerlere düşmüş aşağılık bir herif olarak gurur duydum.
İstanbul sistemi, Paris'ten de, Londra'dan da, Berlin'den de, Viyana'dan da aşağı kalmayacak.
2014 ve 2018 belediye seçimlerini, ayrıca 2015 ve 2019 genel seçimlerini AKP kazanacağı için bu projeyi rahatlıkla tamamlayıp bitirecek.
Ya kazara CHP kazanırsa, ya madara olursam peki?
Başlanmış işi bitirmek zorunda kalır, İstanbullu olarak gene biz kazanırız. Hem, metro yapmak belediyelerin "zaten" görevi değil midir canım? Ne yani, bununla mı övüneceksiniz? Ayıp değil mi?
Siz onu bırakın da, kimin nesiyle kimin fesini "nasıl" birleştireceğinizi açıklayın bakalım, boş laf değil somut öneri bekliyoruz.