Her seçim yaklaştığında mutlaka Zafer Mutlu'ya bakarım, şaşmaz bir göstergedir.
Çünkü Zafer Mutlu kimi tutarsa o mutlaka kaybeder!
Arkadaşların yazdığına göre şimdi de Mustafa Sarıgül'ü tutuyormuş. Sarıgül kaybedecektir.
Yorum yapmaya gerek de yok, anketler de öyle söylüyorlar.
Bir de "Ali Şen'e soranlar" vardır, onlar da epey şenlikli adamlardır.
2007 seçimlerinde "Deniz Baykal'ın kendisinin de ummadığı büyük bir başarı kazanacağını" yazmışlardı, çünkü Ali Şen'e sormuşlardı, eski başkan öyle diyordu.
Bunlarda yüz surat mahkeme duvarı olduğu için, şimdi de "Kılıçdaroğlu'nun CHP oylarını yüzde 50 arttırdığını" iddia etmekten geri kalmıyorlar. Okuyan binlerce emekli memur bunu gerçek sanıyor ve mutlu oluyor. Gerçek başka türlü belirince de şaşırıyorlar ama bundan da gizli bir mutluluk duyuyorlar, "ağlama fırsatı" çıkıyor. Ağlamayı severler.
Birçok kişi bendenizi "muhalefete muhalif" olarak kabul ediyor, bendeniz aslında "soytarılığa muhalifim" efendim...
Örneğin, maçın 34. dakikasında (34 İstanbul ya) slogan atanlara...
Bu slogana göre İkitelli de Taksim oluyormuş.
Aslında cennet vatanın her köşesi bir değil midir?
Ve de her yerde direniş. Parkta, maçta, memişhanede, genelevde.
Direnenler, bu şaşkın çocuklar değil, derin bürokrasi ve onun müttefiki İstanbul sermayesidir. Buna, liberal geçinen eski solcular da eklemlendiler.
Fakat bir yandan birbirlerini de yiyorlar tabii, CHP içindeki milliyetçi kesim partinin başına Feyzioğlu'nu istiyor (iki kere daha yazarsak adam meşhur olacak), daha bir "laga lugacı" kesim de Sarıgül'ü.
Şimdi Kılıçdaroğlu'nu "yemeye" çalışanlar, üç sene önce onu parlatıp piyasaya sürenlerle aynı kişilerdir.
Bunlar SABAH gazetesini de batırmak istemişler, başaramamışlardı. Kılıçdaroğlu'nu yarattılar, başaramadılar. Sarıgül konusunda da aynı şey olacaktır. Sarıgül İstanbul belediyesini kazanamayınca "başarı ödülü olarak" partinin başına geçecek ama başbakan olamayacaktır.
Bunların yaptıkları hep akıntıya kürek çekmek midir yani?
Hem evet hem hayır.
Çünkü yıllardır paracıklar tıkır tıkır geliyor ve ömürler de ufak ufak geçiyor. Yaşlar ilerledi, çok zengin olarak ölecekler, daha da ne isterler?
Olan, eylem yapıyorum mutluluğuyla gaz yiyen, cop yiyen çocuklara oluyor. Arada ölenler de var.
"Gençliği kullanmak" ülkemizin yakın geçmişinde sık rastlanan bir uygulamadır. Ölü sayısı 27 Mayıs operasyonunda ikide, 12 Mart operasyonunda iki haneli sayılarda kalmıştı, 12 Eylül operasyonunda büyük bir sıçrama gösterip beş bine çıktı, 28 Şubat'ta kimse ölmedi.
Bu sefer henüz beş... Dolayısıyla yeni eylemler ve yeni ölümler bekleyiniz.
Nasıl olsa sermayenin çıkarları uğruna ve halkın iradesine karşı ölmeye hazır "akıllı solcu" çoktur bu ülkede!... Kimisi bürokrasinin yeniden iktidara gelebilmesi için ölür (27 Mayıs), kimisi Amerika'nın haşhaş ekimini yasaklatabilmesi için (12 Mart), kimisi Yunanistan'ın NATO'ya dönebilmesi için (12 Eylül)...
Fakat Frankfurt Havaalanı'nın İstanbul'dan daha büyük kalabilmesi için de ölünür mü be kardeşim?