Başbakan gene ortaya bir yem attı, bütün sazanlar üstüne atladılar... Milli içkimizin ayran olduğunu söyledi, akşamcı yazarlar çok bozulup hemen karşı çıktılar, alkol kullanmayan yazarlar da büsbütün susmuş olmamak için çayı önerdiler. Çokbilmişler hemen "müskirat" ile "meşrubat" arasındaki farkı halka öğretmeye kalktılar.
Başbakanın bu tür sazan mamalarını sağa sola savurmayı sürdürmesini diliyor, bunların muhalif basın için mükemmel bir "çemişlik testi" olduğunu düşünüyoruz.
Fakat muhalefet saflarından umulmadık bir bilgi de geldi: Meğerse mili içkimiz "hardaliye" imiş!
Kırk yıllık kabzımalım, böyle küfe görmemiştim... Pardon, altmış bir yıldır bu ülkede yaşarım, böyle içecek duymamıştım.
Kırklareli dolaylarında içilirmiş.
Bildiğimiz şıra gibi bir şey olmasın bu?
Kara üzüm küspesiyle vişne yaprağından üretilen bir içecekmiş... "Tokay şarabı gibi" deyip ne kadar ilerici olduğumu kanıtlayacaktım ama bunun içinde alkol yokmuş. "Cibre" denilen üzüm posası fermante oluyor ama alkole dönüşmüyor. İçine hardal tohumu katılınca alkol üremiyormuş. Adı da oradan mülhem zaten.
Ayrıca da antioksidan falanmış tabii. Belki içinde Omega 3 bile vardır. Mayasıla da iyi geliyor mu acaba?
En fiyakalı yüksek sosyete mahfilinden en ücra çoban barınağına kadar bilinen ve içilen ayran değil, yalnızca bir tek ilimizde tanınan bu zamazingo, milli içkimiz olmalıymış.
Neden? Başbakana uyuzluk olsun diye mi?
Hayır efendim, Atatürk söylemiş de ondan!
Vallahi billahi... Atatürk 1930 yılının son günlerinde Kırklareli'ne gitmiş. Serbest Fırka'nın belediye seçimlerini niçin ezici bir çoğunlukla kazandığını merak ediyormuş.
Gidince, CHP tarafından ileri sürüldüğü gibi yeni partinin "gericiliğe" prim vermediğini, halkın "jandarma ve bürokrat baskısına tepki gösterdiğini" anlamış. (Muhalif basın söylüyor, biz bir şey demedik.)
Tabii bu idrak kaçınılmaz sonucu değiştirmemiş, SF kendi kendini kapatmaya zorlanmış ama bu gezi hayırlara da vesile olmuş, Atatürk ikram edilen hardaliyeyi içmiş ve çok beğenmiş.
Bunun "milli içkimiz" olmasını istemiş! Talimat vermiş.
O günden sonra Çankaya'da sabah akşam hardaliye içtiğini tarihler yazmıyorlar.
Atatürk'ün emir ve direktiflerini takmayan karşıdevrimciler herhalde hardaliyenin milli içki statüsüne yükseltilmesini bir şekilde önlemiş olmalılar...
Böylece aziz Türk milleti milli içkisiz kalmış.
Şimdi başbakan çıkıyor, ayran gibi banal bir kıro içeceğini öneriyor aziz millete.
Faşist varakparelerin ve mızmız liberallerin ortak ağzıyla: Tayyip şaşırma, sabrımızı taşırma!
Sen kim oluyorsun? Büyük Atatürk hardaliye içmemizi isterken sen nasıl tutup da ayranı teklif edersin? Aklın fikrin İslam tarihinde, Atatürk'ten haberin yok!
Atatürk acaba Orman Çiftliği'nin ayranı bırakıp hardaliye üretimine geçmesini de önermiş miydi, tarihçilerden bu yönde de bir açıklama bekleriz.