Açık konuşalım, Taksim'e topçu kışlasının yeniden yapılmasında temel dürtü, "Milli Şef döneminin yıktığı eserlerin yerine konulmasıdır"... Menderes döneminde de bu yıkım sürmüştür. Al birini, vur birine.
Bu meyanda Dolmabahçe Sarayı'nın "müştemilatı" yerine konulamıyor, çünkü örneğin saray ahırlarının yerinde futbol stadı var. İktidarın gücü, stadı oradan alıp başka yere nakletmeye yetmemiştir. Galatasaray'a "yer gösterdiler" ama Beşiktaş'a gösteremediler.
Aksaray'daki Pertevniyal Valide Sultan Camii'nin külliyesi de yola gitmiş... Topkapı Sarayı'nın birçok kıyı köşkü, keza...
Hükümete kızacaksanız, "Dolmabahçe'de ortadan kalkmış olan saray tiyatrosu niçin yerine konulmuyor?" diye kızınız.
Ben de hükümete kızıyorum: Topçu kışlasını yeniden yapacağı için değil, "Büyük Topkapı" projesini on senedir bir türlü bitiremediği için. Dünyanın hiçbir ülkesinde görülmemiş "saray bahçesinden geçen tren yolu" sakilliği tarihe karışacak, Sirkeci Garı kültür merkezi olacak, saray bahçesi "asıl" büyük boyutlarına kavuşacak, kıyı köşkleri yeniden yapılacaktı. Yıllar, öncelikle "askeriyeyi" saray bahçesinin yamaçlarından çıkarmaya çalışmakla geçti.
Solcu geçinen hiçbir zevzeğin ağzından da "saray bahçesinde tren yolu olmaz, istasyon Langa düzlüğüne yapılmalıydı, oradan feribotla Haydarpaşa bağlantısı sağlanmalıydı" lafını duyamadık...
Onlar yapıcı değil, yıkıcı kaldılar.
Kazmayla yıkamadıklarını da dilleriyle yıkıyorlar.
Basına yansıyan Taksim projesinde yaya bölgesi "gri gölgelemeyle" şişirildiği için, Taksim'de yeşil kalmayacak sanıyorlar.
Topçu kışlası elbette kışla olmayacaktır. 1913 yılında değiliz. Alışveriş merkezi olmasının kime ne zararı vardır? İçinde elbette sinema da bulunacaktır, lokanta da. "Rezidans" olsa ne farkeder? İçinde oturan oturur, lokantasına girmek isteyen de girer.
Muhalefet dürtüsü, kimilerinde "pis kapitalistler oradan para kazanacaklar" şeklinde bir "çemiş solculuğu" olarak kendini dışa vuruyor, kimilerinde de hükümetin her ak dediğine kara deme saplantısından. (Bunlar CHP'yi tutuyorlar ama Taksim projesinin altında CHP'li belediye meclisi üyelerinin de imzalarının bulunduğu hatırlatılınca dut yemiş bülbüle dönüyorlar.)
Hayatlarında bir kerecik Haydarpaşa'dan trene binmemiş zengin kızları "trenimizi isteriz" diye tutturuyorlar, hayatlarında bir kerecik Taksim parkında oturmamış lapacılar da "parkımızı isteriz" diye.
Taksim Meydanı çirkin bir meydandır, buna hiçbir mimari meziyeti olmayan, üstelik akustiği bozuk AKM kümesi de dahildir. Şimdi topçu kışlasının hiç olmazsa "fasadı" yeniden yaratılınca bir ölçüde güzelleşecektir. "Geceleri son derece tehlikeli" bir lumpen mezbeleliğine dönüşmüş olan park, hiç olmazsa kışlanın içine çekilip denetime alınacaktır (eski Taksim stadının boşluğu yani.)
Üst tarafı tırı vırı... "İstanbul nereye?" diye soracakmış bir ağabeyimiz...
"Sizinkilerin" sevmedikleri, "pis Osmanlı başkenti" olarak gördükleri için çivi bile çakmadıkları yıldızı sönmüş yerinden yıldızı parlayan yeni yerine, korkmayın... Bu arada isterseniz 1 Mayıs günleri Taksim'i birkaç saatliğine "ele geçirip" bununla yüreğinizi soğutabilirsiniz. Ne güzel de solculuk olur.