Zenci kardinal papa seçilir de devrime mevrime benzer bir şey olur diye çok umutlanmışlardı, o olamayınca "fakirleri seven tangocuyla" idare etmeye karar verdiler...
Evet, Papa Birinci Françesko Hazretleri kiliseye tramvayla gidermiş, alçakgönüllü ya... Tango yaparmış, Arjantinli ya... Futbolcu Messi'ye de hayranmış, çağdaş ya... (Acaba bizim karayağız gol kralımız Burak hakkında ne düşünüyor?)
Buenos Aires Başpiskoposluğu da yapmış olan Kardinal Jorge Mario Bergoglio düne kadar "yanılabilir"di, şimdi birdenbire "yanılmazlık" kazandı. Yapacağı hiçbir şeyi hiçbir katoliğin sorgulamaya hakkı olmayacak. (Papalığının kesinleşmesi için şart olan "okkalama testini" hangi kardinalin gerçekleştirdiğini öğrenebilmiş değiliz.)
Fakat bu makamdan, önceki papanın kanıtladığı gibi, "istifa" da edilebiliyor. O zaman hazret gene birdenbire biz sıradan insanlar gibi "yanılabilirlik" günlerine dönüyor.
Böyle şey olur mu? Olur. Pazar ayininde rahibin kutsadığı ekmek nasıl İsa'nın etine, şarap da kanına dönüşüyorsa (katolik teolojisinde "transsubstantiation" ilkesi), bu da olur.
Fakat solcu Papa olmaz.
Yeni Papa'nın Latin Amerika'dan çıkması, birçok ahmağın sanacağı gibi, onun ilerici olmasının kanıtı değildir. General Pinochet de bir Latin Amerikalı'ydı.
Nitekim yeni papa eşcinsel evliliğine de karşı, kürtaja da.
Reform bekleyenler onun hangi çarçur konuyu bulup da reforme edeceğini düşünmek zorundalar.
Birinci Françesko Hazretleri bir cizvit. Bu tarikatın kuralları arasında en önemlisi takiyye (equivocation) kuralıdır. Bir cizvit, katolik kilisesini ve İsa'yı savunmak için gerektiğinde yalan da söyler, hırsızlık da yapar, adam da öldürür. Cizvit ahlakının temeli budur. İlke, "sonuç hayırlıysa herşey mubah" ilkesidir.
Nitekim, Papa'nın Arjantinli generallerin 1976 darbesini desteklemiş olduğuna dair bilgi notları elimize ulaşmaya başladı bile! Sonradan darbecilerin yargılandığı davalarda da ifade vermeyi reddetmiş.
Solcu Papa bekleyenler, şu gerçeği unutuyorlar:
Geçen gün, yalnızca bir Papa değil, aynı zamanda asla laik maik olmayan bir din devletine başkan, fakat aynı zamanda da çokuluslu dev bir dünya şirketine CEO seçildi!
Katolik kilisesinin toplam serveti 300 milyar dolar.
Buna, paha biçilemeyen tablolar, heykeller, elyazmaları, kitaplar falan da dahil değil üstelik.
Gayrımenkul varlığı da bu rakamı fersah fersah aşıyor.
Yalnız ABD'de 100 milyar dolarlık yatırımı, Amerikan borsasında 60 milyar dolarlık hissesi var. İtalyan borsasında da para döndürüyor tabii.
Shell, General Motors, General Electric, TWA gibi dev şirketlere, Credit Suisse, Chase Manhattan Bank, Bankers Trust Company gibi dev finans-kapital kuruluşlarına da ortak!
Hem din işi yapıyor, hem de bankacılık, sigortacılık, petrokimya, demir-çelik ve inşaat işi.
Bizim Diyanet İşleri Başkanı iki tane apartman dairesi alsa kıyameti koparırsınız...