En kalpazan ilkokul öğrencisi, sınıfının en haylaz veledi bile yazıyı Sümerler'in icat ettiklerini bilir. Buncağız basit ve temel bilgileri edinmeden zaten okumaya devam edemez, "ilkmektep şahadetnamesi" bile alamaz.
Tarih olarak da bilim adamları milattan önce "3 bin küsur" dolaylarını verirler... Bu aşağı yukarı eski Mısır yazısının da ortaya çıkış dönemidir.
Fakat öyle değilmiş. Eskimiş çoraplarınızı, pardon, bütün ilkokul bilgilerinizi çöpe atın.
Sen de hazır ol vaktine, bilim dünyası!
Yazıyı, milattan 14 bin yıl, yani günümüzden 16 bin yıl önce biz Türkler icat etmişiz! (Başka kim edecekti ki?)
Ulaan, yoksa Akad kralı Sargon, "ben o kadar bilgili bir adamım ki, tufan öncesinden kalma tuhaf yazıları ile okuyabilirim" derken rahmetli atamı mı kastediyordu?
Bu müthiş açıklamayı bir okuyucu mektubundan öğreniyoruz. Mektup, Aydın Doğan'ın gazetesinde, hem de "yeter söz milletin" başlıklı köşede yayınlandı. Kimin yazdığı hiç önemli değil. Bir vatandaş. Ahmet de olabilir Mehmet de.
Demek ki Behçet Kemal Çağlar haklıymış, tarihten önce de varmışız, tarihten sonra da varız... Öyle ya, tarih yazıyla başladığına göre, ondan önce varolacaksın ki yazıyı icat edebilesin... Tarihten sonra, yani yazı ortadan kalkıp herkes tablet bilgisayara döndükten sonra da ortadan kalkmayacaksın.
Fakat Türk Kara Kuvvetleri Mete Han döneminde, yani milattan önce 200'lerde falan kurulduğuna göre, demek ki 14 bin yıl boyunca yazımız varmış, ordumuz yokmuş. (Boşuna mı dedik "hazır ol vaktine bilim dünyası" diye? Biliyoruz ki konuşuyoruz.)
Söz milletin olduğuna göre, mektubu yazan millet mensubu ve de hamiyetli vatan evladı, o günden beri, yani milattan önce 14 bin yılından beri "zaman ve mekân örsünde dövüldüğümüzü" söylüyor. Örneğin M.Ö. 9 bin yılında bizi dövenler kimlermiş acaba? Ya M.Ö. 5 bin yılında? Bunu belirtmiyor.
Yoksa Çinliler mi? Karaoğlan'ın dediği gibi, hay albızlar alası!
Belki de kırmızı urbalılardır. (Yok lan, o başka bir çizgi roman.)
Camoka Yiğit, pardon, mektubu yazan vatandaş, 16 bin yıllık bu büyük "sinerjimizi" emperyalistlerin yoketmek istediklerini, bunu da "demokrasi" falan gibi "cinayet araçlarıyla" denediklerini söylüyor.
Fakat, kurduğumuz "onlarca" devlet çökmüş ama Türk ulusu çökmemiş.
(Ben "16" biliyordum, demek çok daha fazlaymış kurduğumuz devlet sayısı. Cumhurbaşkanlığı forsuna gerekli eklemeleri yapınız. Devlet Bahçeli gibi politikacılar, Devlet Demiryolları, Devlet Tiyatroları ve Devlet Su İşleri gibi kurumlar da burada yerlerini alabilirler.)
Mektubun yazarı lafını nereye getiriyor? Bugünkü hükümete: "Halen yönetimi eline almış olanlar, Türk milletinin varlığını aptalca yaydıkları dedikodular, iftira, saptırma ve yalanlarla, parayla satın alınan vatan hainleri ile yok edeceklerini sanırlar."
Böyle diyor. Peki bendeniz ne diyorum?
Diyorum ki, mektubu yazan zavallıya kızmak yersizdir. Fakat Aydın Doğan'ın adamları muhalefet yapabilmek amacıyla böyle zırvalardan medet umacak kadar yerlere düştülerse onlara değil kızmak, acımak da yersizdir.