Öyle ya, Terzi Fikri devrimci olur da, Berber Mehmet olmayacak mı?
Şu farkla ki, terzi sosyalist devrimci, berber Kemalist devrimci.
Berber deyip geçmeyin, Atatürk'ün berberi! Önemli adam.
Dolayısıyla, biyografisi yayınlanmış. Atatürk'ün değil, berberinin.
Çok cılız bulduğumuz "Türk biyografi literatürü" böylelikle yeni bir soluk kazanmış oluyor. Atatürk'ün şoförünün, garsonunun, kapıcısının, bahçıvanının anılarını da beklemek hakkımızdır. Peşkirci de var mıdır? Peki, aşçının itirafları nerededir?
Tövbe, uşağının anıları var. Cemal Granda'nın anıları "Atatürk'ün Uşağı İdim" adıyla yayınlanmıştı da, yeni baskıları, tıpkı Falih Rıfkı'nın ünlü eseri "Çankaya" gibi sansür edilmişti...
Atay'ın kitabından "İzmir'i niçin yakmıştık?" diye başlayan uzunca bir paragraf çıkarılmıştı, Granda'nın anılarından çıkarılan bölümleri burada zikredip başıma dert alacak değilim. Gerekli açıklamaları sorumluları yapsınlar.
Lakin bu berber öyle sıradan bir berber değil.
1925 yılından 1938 yılına kadar Atatürk'ü her gün tıraş etmiş.
Amigolar "Atatürk'ün canının onun parmaklarının ucunda olduğunu" söylüyorlar. Aynı zamanda tehlikeli adam.
Üstelik "Atatürk'le aynı kıyafeti giyme hakkına sahip" iki kişiden biriymiş! Herhangi bir vatandaşın avcı ceketi, golf pantalon ve baklavalı kazak giymesi yasak mıydı yani? Yoksa berber Atatürk'ün "eskilerini" mi giyiyordu?
Bunun üzerine, Berber Mehmet'in Atatürk'ün aynı zamanda "dublörü" de olabileceğine dair bir spekülasyon yapılıyor...
Atatürk'ün, tıpkı Hitler ve Churchill gibi dublör kullandığını bilmiyorduk. Yeni bir suikasttan mı çekiniyordu?
Buna bağlı olarak, berberin "özel koruma" (bodyguard) görevini yaptığı da söyleniyor.
Fakat berber anılarını yazmamış. Kitabı hazırlayan, berberin hayatta olan kızlarına ve özel kaynaklara sorarak bu bulgulara ulaşmış.
Amigolara göre berberin en önemli özelliği, her gün sakala dokunmasının yanısıra, "devrimlerin hazırlanışına tanık olması"... Böyle diyorlar.
Atatürk hazırlayıp hazırlayıp önce berbere anlatıyor herhalde. Örneğin şapka giyileceğini sabah erkenden ilk öğrenen o oluyor. Milletin geri kalan kısmına esaslı bir fark atıyor.
Kitapta "özel anılara" da yer verilmiş. Örneğin şöyle:
Atatürk bir gün Florya'da sandalına binmiş, kürek çekiyormuş... Başka bir sandalda da gençler varmış... Atatürk yanaşıp onlarla sohbete koyulmuş... Sormuş, "çocuklar," demiş, "yeteneksiz bir ulusun başında bulunsaydım ben bu devrimleri yapabilir miydim?"
Gençlerden biri, "Atam," demiş, "yeteneksiz bir ulustan sizin gibi bir önder çıkmazdı!"
Atatürk de, "işte ben de bunu söylemenizi bekliyordum" demiş. Bu aynı zamanda Atatürk'ün diktatör olmadığının da kanıtıymış.
Özel anı bu. Çok aydınlandık.
Fakat Atatürk'ün sakalı sert miydi yumuşak mı, sık mıydı seyrek mi, sarı mıydı kumral mı, bu konularda aydınlanamadık. Berber söylemediğine göre, tıpkı boyu konusunda olduğu gibi, bu açıklamayı da Genelkurmay'dan beklemek hakkımızdır.