Hep duyarsınız, Amerikalılar'da derin bir "hukuk fetişizmi" vardır. İsterseniz buna "hukuka tapınmak" da diyelim.
Bu saplantı onları çoğu zaman gülünç durumlara düşürür. (Ahmaklar için açıklama: Bu yazı, insanları hukuksuzluğa çağıran bir yazı değildir.)
Ortaya ilginç ve komik sonuçlar çıkar: Kaldırımda düşüp bacağını kıran kadının, "kaldırımın kenarına 'attığınız adıma dikkat edin' yazmamışlar" diye dava açıp belediyenin bilmemkaç milyon dolarını cebellezi etmesi gibi...
Ya da, kedisini yıkadıktan sonra mikrodalga fırına koyup öldüren kadının, "üzerinde 'kedi kurutmada kullanılmaz' yazmıyordu" diye dava açıp beyaz eşya üreticisinin bilmemkaç milyon dolarını götürmesi gibi...
En yaygın numara da sigaracılara karşı açılan davalardır.
Altmış yaşına gelmiş kazık kadar herif, sigaranın zararlı olduğunu hayatında hiç mi hiç duymamış, akciğer kanseri olunca "beni sigara mahvetti" deyip kaç milyon dolar çarpabiliyorsa çarpar üreticiden, kendisi yolcu ya, çoluğuna çocuğuna miras kalsın...
Amerikan derin devleti, Kennedy suikastının "görünürdeki faili" ve aslında günah keçisi Lee Harvey Oswald'ı temizlemesi için Jack Ruby'ye hatırı sayılır bir para ödemişti... Ruby kanserdi, nasıl olsa günleri sayılıydı, Oswald'ı vurdu ve konuşmasını önledi, kendisi de kısa bir süre sonra hapiste öldü, ailesi paraya kondu. Bunun gibi...
Her türlü rezilliği yapan Al Capone'a bir türlü dokunamazlar da adamı ancak "vergi kaçakçılığından" içeri tıkabilirler, bunun gibi...
O benzemek için çok çalıştığınız Batılı böndür az biraz.
Bendeniz Paris'te, hem de Fransızlar'a, çok tarif ettim Notre Dame Katedrali'ne nasıl gidileceğini, hem de Saint Michel Meydanı'nda, uzaklık yüz metre, kafasını kaldırsa görecek.
Concorde Meydanı'nda da Seine nehrinin yolunu tarif etmişliğim vardır. Elli metre ötede nehir gürül gürül akıyor. Vallahi doğru söylüyorum.
"Center" dersin anlamaz, "centro" dersin anlamaz, "centrum" dersin anlamaz, ille "santr" diye telaffuz edeceksin.
Fakat bu Batılı bönlüğünü bizim yerli uyanıklar burada kullanmaya kalkınca, istedikleri sonucu elde edemiyorlar. Sökmüyor. Ülkemizde insanlara ek gelir sağlayan bir "tazminat sektörü" oluştu ama her zaman verimli olmuyor.
Çünkü Türk hukukçusu aptal değildir.
Bir vatandaş, ismi hiç lazım değil, çünkü önemli olan isim değil tavır, benzer bir "sigara davası" açmış.
Paketlerin üzerinde tüketiciye yanlış bilgi veriliyormuş, iddiası bu.
Paketin üzerinde, sigaranın içindeki nikotin, karbonmonoksit ve zifir oranları yazıyormuş ama bunların "her bir tek sigara" için geçerli olduğu belirtilmiyormuş. Saf ve temiz Anadolu çocuğu bunun meğerse "bütün paketteki toplam miktar" olduğunu sanmışmış, vah vah... Eh, böl yirmiye, sigara başına önemsiz bir rakam düşer, gönül rahatlığıyla içermiş... Hem de yirmi yıldır!
Sağlığının bozulduğunu söylüyor ama elinde rapor mapor da yok.
Sağlık Bakanlığı'ndan tam 10 milyon lira istemiş!
Ve de havasını almış.
Mahkeme yememiş yani.
Bakalım, Türk hukukçuları "bazı köpeklerin tasması boynunda olur ama bazılarınınki de omuzlarındadır, yani 'omuzundaki tasma' sözünden kastedilen 'apolet' değildir" savunmasını da nasıl değerlendirecekler, hep birlikte göreceğiz.