Genç olmadığım için gençlik bayramına katılmadım. Gençliğimde sıramı savmış, 1967 yılının "resmi" gösterilerinde elimde sopamla yer almıştım.
"Atatürk'ü anmak" için de yılın belli bir gününe bağlanmaya gerek duymuyorum. Üstelik bunu Kenan Evren'in emriyle yapacak değilim.
Eh, bunun tasası da bayramların içini boşaltanlara, ucuzlatanlara, 23 Nisan'ı "çocuk bayramı", 19 Mayıs'ı "spor bayramı" yapanlara düşsün!
Bayramı herkes kendince kutladı. Bayram elden gitmedi, cumhuriyet de yıkılmadı.
Bendeniz yazımı gönderdikten sonra evde piyano çalıştım.
Açık söyleyeyim, özel bir heyecan, müthiş bir coşku da duymadım o gün.
"19 Mayıs sabahı yataktan bir kalktım, içim kıpır kıpır" diyen de sahtekârdır.
Böyle günlerde buram buram hamaset yazıları döktüren kart hergeleler genellikle ya işlerinde güçlerinde olurlar ya da evde kebap yapmakta... Bayram fotoğraflarını çekmeye de muhabir çocuklar giderler.
İsteyen istediği gibi kutladı, kimisi yürüdü, kimisi kırlara çıktı, kimisi spor yaptı.
Mustafa Sarıgül, hükümete uyuzluk etmek için düzenlediği şenliklerde ölçüyü kaçırdı, Hrant Dink'in vurulduğu yere kocaman bir bayrak dikmeye kalktı, sonra "liberal arkadaşların" uyarısıyla geri bastı. Militarizm bunların ruhlarında mı yer etmiş, ne denli solcu ayaklarına yatsalar bir türlü kendilerini kurtaramıyorlar?
Kutlamalarda tank yoktu, roketatar yoktu, belediyenin lağım temizleme aracı yoktu... "Temsili milis kuvvetleri" yoktu, "insan piramidi" yoktu, en yaşlısı taş çatlasa benden biraz büyük "çakma kalpaklılar" yoktu, uygun adım yürüyen asker yoktu, uygun adım yürüyen sivil de yoktu. Nutuk yoktu. Üniforma yoktu. Bir postalcı yazarın "tırışkadan" olarak nitelediği spor gösterileri vardı. O gösterilerde özürlü vatandaşlar şöhretlere karşı futbol oynamak fırsatını da buldular.
Şimdi muhalif basın gene kendini ve okurunu kandırıyor, 19 Mayıs yürüyüşlerini "onbinler yürüdü" ya da "halkın asil tepkisi" falan teranesiyle sanki bu gösteriler hükümet karşıtıymış, ya da kontrgerilla örgütünün cumhuriyet mitingiymiş gibi pazarlamaya çalışıyor...
Kendileri uyduruyorlar, kendileri abartıyorlar, sonra da "niçin gene kaybettik" diye dövünüyorlar.
Çünkü satacak başka malları yok.
Aradan doksan üç sene geçmiş, Bandırma vapurunun Samsun açıklarında demirlemesi kimseyi bundan fazla coşturmaz. Ama onlar "Kenan bayramı" istiyorlar.
Patronları da adamlarını topluyor ve "kan kaybına" çare arıyor kara kara...
Anlamak istemeyenlere bir kere daha söyleyelim:
Hükümetin amacı bayramları kaldırmak değil.
Hükümetin amacı "militarizmi" kaldırmaktır.
İşine gelen paşayı milli kahraman, işine gelmeyen paşayı köpek ilan edenler bunu anlamazlar, anlamak istemezler.
Hitler Almanyası'nın, Stalin Rusyası'nın, Mussolini İtalyası'nın, Jivkov Bulgaristanı'nın, Kim İl Jong Koresi'nin törenleri tarihe karışmıştır. Kenan Evren Türkiyesi de tarihe karışacaktır.
Bundan böyle ne olacak?
O onbinler gene yürüyecekler, o bayraklar gene dalgalanacak, o gazeteler gene basılacak, o hakaretler gene edilecek...
Ve seçimi AKP kazanacak.
Sonra uyarmadın deme Fadime.