Kılıçdaroğlu'nu devirip yerine Sarıgül'ü geçirmeyi planlayan amigo basın ufak ufak ısınma turları atıyor... Daha seçime üç yıl var, aceleleri de yok. Eğer Sarıgül'ü cumhurbaşkanlığı adaylığına düşünüyorlarsa da, iki yıl.
Efendim Sarıgül yönetiminde Şişli ilçesi, 19 Mayıs bayramını kutlayacakmış.
Bunun ne gibi bir "haber değeri" olduğunu ben anlayamadım, herhalde gazetecilikten anlamadığım içindir.
Amaaa... Şişli ilçesi bayramı öyle sıradan bir şekilde kutlamayacakmış ki!
Peki nasıl kutlayacakmış?
Türk bayraklarıyla!
Bunun da ne gibi bir haber değeri olduğunu gene anlayamadım, gazeteciliğim sıfır.
İnce hergeleliğe bak, hem Sarıgül'ün reklamını yapıyorsun, hem de satır arasında "AKP iktidarı Türk bayrağını sevmez" falan demeye getiriyorsun. (Bir adım sonrası paşaya köpek demektir ki bazıları onu da yaptılar.)
Kenan Doğulu da konser verecekmiş. Hayrettir, Zülfü Livaneli yok. O gün yurt dışında işi çıkmış olabilir.
Beş yüz kişilik bir koro da "Atatürk'ün sevdiği şarkıları" seslendirecekmiş.
Uygundur. 19 Mayıs günü herhalde "Damat Ferit Paşa'nın sevdiği şarkılar" söylenecek değildi.
Nelerdir bunlar? Mayadağ'dan kalkan kazlar, al topuklu beyaz kızlar... Vardar ovası Vardar ovası, kazanamadım sıla parası... Pencere açıldı Bilal oğlan, piştov patladı... Sarı zeybek... Yanık Ömer... Falan.
Bendeniz öteden beri, bu ülkede Batılılaşma'nın en büyük, en birinci, en radikal, en kesin, en keskin, en sert şampiyonu Atatürk'ün, hatta bu yüzden radyoda bir dönem Türk Sanat Musikisi'ni bile yasaklamış olan önderin, niçin ille de gidip gidip "Rumeli türküleri" ve "alaturka" sevdiğini merak ederim. Bu ne yaman bir çelişkidir?
Rumeli türküleri tamam, "memleketinin" havaları. Alaturkada da Safiye Ayla, Müzeyyen Senar, hadi Münir Nurettin'i de kat, orada dur.
Atatürk'ün niçin tango sevmediğini hep merak etmişimdir örneğin.
Hani Enis Batur, edebiyatçı olduğunu ileri süren bir gazeteci arkadaşımız için "olsaydı ben bilirdim" demişti ya, bunun gibi, sevseydi biz bilirdik.
Atatürk niçin klasik Batı müziği sevmez ve dinlemezdi? "Türk operasının babası" ilan edilen Atatürk niçin opera dinlemiyordu?
Niçin "jazz" müziğinin uzağından bile geçmemişti? Belki Duke Ellington ve Artie Shaw isimlerini bile duymamıştı?
Bütün bunları bir yana bırakın, niçin "günün modası Batı şarkılarına", yani o zamanın "pop" müziğine ilgi duymuyordu?
Niçin bir Maurice Chevalier, bir Josephine Baker, bir Tino Rossi dinlemezdi? Madem Almanya'yla aramız iyiydi, niçin bir Zarah Leander, bir Lilian Harvey, bir Martha Eggert dinlediğini hiç duymadık?
Kendi kendine her ne hikmetse "Atatürk'ün sevdiği şarkıları savunma görevi" vehmeden çok sevgili ağabeyim Mehmet Barlas bile bu sorularıma doyurucu bir yanıt verememişti...
Üstelik bakınız, bu ülkede "Atatürk hayatında hiç sinemaya gitmiş miydi, hangi filmleri beğenir, oyunculardan kimi severdi" sorusu hiç sorulmamıştır.